Merhaba arkadaşlar :) finale az kaldığını belirtmek isteriz. Diğer yazarlar gibi pek açıklama bölümü yok kitabımızda (hatta hiç yok :) ) Her neyse umarım kurgumuzu beğeniyorsunuzdur. Okuyup beğenen/beğenmeyen herkese teşekkürler.İyi okumalar...
Mahruyan'dan
Kuşlar başucumdaki ağaçta şarkılar söylüyor, adeta kendi aralarında şenlik yapıyorlardı. Oturduğum bankın üzerine yelpaze gibi serilen ağaç dallarıysa yorgun vücudumu serinletmeyi kendilerine görev edinmiş gibilerdi. Yabancısı olduğum bu şehirde bana tanıdık gelen tek kişiyi düşündüm. Zihnime uzak, kalbime yakın...
-Suat...
İsminin ve hafızamda kalan görüntüsünün verdiği iç gıdıklayıcı his tatlı bir meltemin hakim olduğu huzurlu geceleri anımsatıyordu bana. Ya da soğuk bir kış gününde avuçlarını ve dudaklarını ısıtan sımsıcak buharıyla seni sarıp sarmalayan şekerli bir kahve...
Kutsal bir dua mırıldanırcasına ismi düşmedi ağzımdan, defalarca tekrar ettim. Ettim etmesine de her tekrarımda çılgın bir ritimle yerinde duramayan kalbimin anlatmak istediklerine bir türlü ulaşamadım.Olmayınca olmuyordu,hatırlamak denilen delirtici eylem bir türlü bana uğramıyor, kafamı taşlara çarpma isteği uyandırıyordu.Uzun zamandır oturduğum banktan her tarafım tutulmuş bir şekilde isteksizce kalktım.Bir müddet sonrada hafızam kadar boş olan bakışlarım, elimdeki telefonun rehberinden aramak istediğim kişinin üzerinde durdu.Telefonu kulağıma tuttuktan yaklaşık beş saniye sonra neşeli ses heyecanla konuştu.
-Alo Mahruş ? Nasılsın?
Hitap şekli gülümsetmişti açıkçası."İyi mi kötü mü bilemiyorum. Sen peki canım?"
-İyiyim iyiyim, sen beni geç.Hatırlayabildin mi bir şeyler?Tanıdık birileriyle karşılaştın mı?
-Pek sayılmaz...Bilemiyorum Gül, galiba bu ilçeye gelerek hata ettim.Zihnim uzay boşluğu gibi hala.Hatırlayamamak acı veriyor .Sanırım eve dönme vaktim geldi.
Gül telaşla atıldı.
-Hayır, hayır Mahruyan! Şimdi olmaz.Hala mahallede misin hemen geliyorum yakınlardayım.Lütfen bir yere gitme.
Kararsızlıkla volta atarken önümde duran çakıl taşına bir tekme vurarak yola sıçrattım.
-"Bilmiyorum neresi olduğunu...Sadece ağaçlar var, bir tane de bank."Gül neşeli sesini bastıramıyordu.
-Hemen geliyorum, tüymek yok uslu uslu bekle beni.
Yaklaşık on beş dakika sonra Gül yanıma gelmiş, nasıl olduğunu çözemedim ama beni geceyi evlerinde geçirmem için ikna etmişti. Ailesiyle sohbet edip akşam yemeğini yedikten sonra Gül'ün odasında uzanıyordum. Kapı yavaşça aralandı ve kıvırcık bir kafa göründü.Saçları kadar şirin gözüken suratını muhabbet kuşları gibi oynattı.
-Şeyy...Birlikte uyuyalım mı Mahruyan eski günlerdeki gibi.
Bende ona gülümseyip yatakta yer açtım ve yatağın boş kısmına elimle vurdum.Birlikte yaptığımız yaramazlıklardan, adı Sinan olan ortak arkadaşımızdan, okul günlerinden uzun uzun bahsetti.Bugün beni götürdüğü mahallede yaşadığımızı söyleyince aralanmış ağzımla bir süre daha dinledim onu.Sürekli çok değer verdiğim biri olduğundan, onu hatırlamam gerektiğinden bahsediyordu.
Kim olabilirdi ki? Açık açık söylememesi her ne kadar beni deli etse de anneme verdiği söz için söyleyemediğini biliyordum. Gözlerinden akan vicdan azabını gördükçe de üzerine gitmek içimden gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahruyan Uyan!
RomanceSöyle Mahruyan saçlarının rengini Ben bilmem, renkleri anlat bana.. Güzel mi yüzün de sesin gibi? Anlat Mahruyan, kendini anlat bana.. Görmek için sadece gözler yetmezdi.En az göz kadar yürek de görmeliydi.Genç adamın körlüğü, uzuvları tam ancak yür...