Zamane gençleri seni yanlış tanıdı ey aşk...Sadece iyi günde bildi.Bilmezler ki aşk sevdiği yürüyemese bile onun tekerlekli sandalyesini bir ömür sürebilmekteydi...
Günler, aralarında yarış yaparcasına hızla geçip gidiyordu. Hoş.. bundan şikayetçi olduğum söylenemezdi. Neden mi?
Suat'la o konuşmayı yaptığım andan beri iki hafta geçmişti. Suat başta söylediklerimin gerçek olduğuna inanamamış dakikalarca bir çılgın gibi dediklerime gülmüştü. Gerçekliğini kavradıktan sonra ise tepki vermeden öylece donup kalmıştı. Tertemiz gözyaşlarının aşık olduğum çehresinden süzüldüğü anı asla unutmayacağım. O an o kadar savunmasızdı ki...Yüzünü boynuma gömüp iç çekerek ağlamıştı.Benim elimden gelen tek şey ise anne şevkatiyle onu sarmalayıp uyuyana kadar yanında beklemek oldu.
Geride bıraktığımız iki hafta içinde Gülsüm Teyze Suat için tuttuğumuz doktorla konuşup ameliyat işini halletmişti.Ameliyat yapılacaktı..yapılacak olmasına daa..Doktor kesin bir şey söylemiyordu.Yani Suat'ın görüp görmeyeceği ameliyattan sonra belli olacaktı.Kesinlik yoktu.
Benim şuan heyecandan yerimde duramamam da bu yüzdendi.Çünkü ameliyat yarın olacaktı.Balgözlümün yıllardır beklediği haber sararmış bir yaprak gibi ansızın ayakucumuza düşmüştü. Ameliyat boyunca bende orada olacaktım. Başarılı da olsa başarısızda olsa Suat'ın yanında olacaktım.
Gözlerim semaya çevrildi. Gönlüm rabbe...
Allah'ım dedim...Lütfen görsün Suat ...Kendim için bir şey istemeyeceğim.. Hatta daha iyi biri olacağım söz...ama nolur Allah'ım onu mutlu et...İyi geçsin ameliyatı...Ellerim dua ritüelinden sonra yüzümü yıkarcasına tavaf etti. Sonra da köşede duran kupaya uzandı.
Elimdeki kupayı sımsıkı kavrayarak kalp şeklindeki dolgun dudaklarıma yasladım. Bitki çayı yemek borumdan usulca akarken bile boğazımın yumuşadığını hissediyordum. Pencere kenarında oturmuş yoldan gelen geçeni göz hapsine alırken elim komidinin çekmecesine gitti. Mavi renkli bu paketten bir dal sigara çıkarıp çakmakla tutuşturdum. Sahi en son ne zaman sigara içmiştim. Suat'a kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki sigara aklıma dahi gelmiyordu. Şimdi nedense müptelası olduğum bu zehri canım çekmişti.
Her içime çekişimde biraz daha küçüldü sigaram. En sonunda ise kül tablasına birkaç sefer uzunca bastırarak söndürdüm.Yatağın üzerinde ki telefonumuda alarak ayaklandım.Bugün annem Umut'u alt komşuya bırakmıştı.Butiğe akşama doğru gelmemi de söylemişti fakat saate bakılırsa uykuyu fazla kaçırmıştım.Biraz daha oyalanıp kendime ekmek arası hazırladım ve küçük küçük ısırıklar alarak dükkanın yolunu tuttum.
Ekmek arasından son ısırığımı da aldığımda çoktan butiğin yakınına gelmiştim. Yolda ki arabalar trafiği hayli karıştırmıştı. Görende ilçede ki tüm araçların bu yola toplandığını sanardı. Yolun karşısından butiği görebiliyordum. Saydam camlar içeride kim var kim yoksa gözler önüne sermişti. İyi de Cihat ve Suat'ın burada ne işi vardı. Uzaktan görebildiğim kadarıyla annem, Gülsüm Teyze ve tanımadığım bir adam tartışıyordu. Ne kadar acele etmek istesem de bu trafikte karşıya geçmem mümkün olmadı.
Ben daha ne olduğunu anlamadan Suat'ın öfkeyle sandalyeye rastgele bir tekme savurduğunu gördüm.Onun bu vahşi tavrı daha önce hiç şahitlik etmediğim bir gerçeklikti. Elinin arasındaki saçları yolmak için çekiştirdi ve hiçbir şey duymamak istermiş gibi kulaklarını elleriyle kapattı. Onun gür sesini burdan bile işittiğime yemin edebilirim.
Artık taşan sabrıma engel olamadım ve hızla geçen arabalara elimle işaret vererek karşıya fırladım. Ardı ardına çalan kornalar eşliğinde kapının önüne geldiğimde Suat bir hışımla dışarı çıktı. Elindeki çubuğu o kadar sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyazdı. Tereddütle yanına yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahruyan Uyan!
RomanceSöyle Mahruyan saçlarının rengini Ben bilmem, renkleri anlat bana.. Güzel mi yüzün de sesin gibi? Anlat Mahruyan, kendini anlat bana.. Görmek için sadece gözler yetmezdi.En az göz kadar yürek de görmeliydi.Genç adamın körlüğü, uzuvları tam ancak yür...