Bir kağıt, bir de kalem...
Nihal, apar topar eve gidip kendine yardımcı olan komşularına minnet dolu bir ifadeyle teşekkür etti.Bir kaç gündür Züleyha Hanım'ın baktığı Umut'un elinden tutup komşularıyla vedalaştı. Mahruyan'ın geçirdiği kazadan kimsenin haberi yoktu. Gideceğini soranlara ise ablasının kasabasına gideceğinden bahsetmedi.Üstü kapalı bir şekilde geçiştirdi.Son olarakta apartman sahibi Mehmet Bey'in elini sıktı.Evinin ve dükkanının anahtarını teslim etti adama. Dükkanın taliplisi çıkarsa satmasını rica etti. Kendinin daha sonra başka bir numaradan arayıp soracağını bildirdi. Bir şekilde parasını ulaştırırdı bu iyi kalpli adam. Mehmet Bey çok memnundu oysa ki kiracısından, ne anneden ne de kızından kötü bir söz dahi işitmemişti. Üzülerek uğurladı onları.
Kamyonete götürülmesi unutulan küçük çantayı da diğer koluna astı Nihal.Çantanın içinde Mahruyan'ın birkaç romanı ve Umut'un boyama kitapları vardı.Son bir kez apartman dairesine bakıp tüm kötülükleri burada bırakmayı diledi.Taksiye bindikleri andan itibaren sürekli ablasını sorup duran oğlunun başını öptü.
-Şimdi ablaya gidiyoruz oğlum.Ablaya...
Yaklaşık yirmi dakika sonra taksi tam hastanenin önünde durdu. Taksiciye ücreti ödeyen Nihal Umut'un elini sıkıca tutup küçük çantayı da yanına aldı.Her taraf buram buram iğne ilaç kokarken yüzünü buruşturup üst kata çıktı.Tam odanın önüne geldiğinde Gül ,mavi sandalyelerden birine oturmuştu.Merakla sordu.
-Nasıl kızım uyandı mı Mahruyan?
Gül Umut'a gülümseyip cevap verdi."Siz gittikten sonra bir defa uyandı .Çorbasını içtikten sonra hemşire ağrı kesici bir iğne yapınca tekrar uyudu."
-Sen..Konuştun mu onunla?
-Hayır uyanıkken yanına girmedim.
Nihal olumlu bir mırıltı çıkardı."Çok saol kızım,minnettarım sana"
-"Minnettar olacak ne yaptım sanki teyze?Mahruyan benim dostumdu"Geçmiş zaman eki kullanmak üzdü genç kızı bir daha göremeyecekti ki en sevdiği arkadaşını.Umut ablasını görmek isteyip dudağını büzüp sitem etti.
-"Hani Mahyuyan anne.Hani ona götüyecektin beni?"Nihal anlayışla gülümseyip elindeki ağırlıkları Gül'ün az ilerisine koydu.Umut'u eliyle odaya doğru yöneltti.
-"Gel bakalım görelim ablayı."
Mahruyan'ın annesi ve kardeşi odaya girdiğinde Gül hızla kalkıp çantaları karıştırmaya koyuldu.Fırsat bu fırsattı.Eşyaların bulunduğu torbaya ilişti gözü.Hele birde "Kuyucaklı Yusuf"u görünce ondan mutlusu yoktu.Bu Mahruyan'ın en sevdiği kitaptı.Elinde tuttuğu ikiye katlanmış kağıdı özenle kitabın arasına koydu.Görende hırsızlık yapıyor sanardı.Hiç bir şey olmamış gibi eski yerine oturup yaptıklarının işe yaramasını diledi. Kim bilir belki de bu içten dileği günün birinde gerçekleşirdi.
Belli bir müddet sonra vakit gelip çattı. Götürüyorlardı Mahruyan'ı ..Uyuyor olduğu halde olanları anlamış gibi huzursuzdu Mahruyan'ın çehresi.Gül son bir kez arkadaşına bakıp usulca seslendi arkasından.
-"Oku onu lütfen...İşe yaramalı"
Vedalar edildi...
Dilekler dilendi...
Gidiş vaktiydi artık...Geri dönüşün olmadığı bir gidişti bu...İki aşığı ayıran korkunç bir gidiş...
.
.
.
Suat sabırsızsa kulağında tuttuğu telefondan gelecek rahatlatıcı sesi bekledi.Fakat son otuz aramasında duyduğu uğursuz ses yankılandı kulaklarında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahruyan Uyan!
RomanceSöyle Mahruyan saçlarının rengini Ben bilmem, renkleri anlat bana.. Güzel mi yüzün de sesin gibi? Anlat Mahruyan, kendini anlat bana.. Görmek için sadece gözler yetmezdi.En az göz kadar yürek de görmeliydi.Genç adamın körlüğü, uzuvları tam ancak yür...