**Şarkıya da mutlaka bakın sözleri bölümü yansıtıyor ve onunla okuyabiliyorsanız daha güzel olur tabii ki **
"Kendi evinde kalmak istediğinden emin misin?" Luhan'a yeniden ve yeniden sorduğumda ağzındakileri çiğneyip başını kaldırdı.
"Evet, eminim. Böylesi benim için daha iyi olacak." Luhan'dan, kesinlikle anlaşmada bulunmayan bir teklif olarak, hamilelik boyunca benimle yaşamasını istemiştim ve emin olun ki bunu isterkenki sebebimi ben de bilmiyordum. Sadece bir anda hamilelik süresince yanımda daha güvende olacağını düşündüğüm için ona benimle kalmak isteyip istemeyeceğini sormuştum. Ve bu hiçbir şekilde planladığım ya da düşündüğüm bir öneri değildi, anlık düşünüp anlık uygulamaya sokmuştum.
"Ben sadece... Herhangi bir sorun olursa hızlı bir şekilde yardım edebilirim diye düşünmüştüm."
"Bu çok düşünceli bir öneri ama... Alıştığım yerde olmak daha iyi hissettirecektir. Hem zaten istediğin anda bebeği kontrol etmek için ya da öylesine gelebilirsin." Yüzündeki ufak tebessümle birlikte cevapladığında açıkçası biraz hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olurdu. Yani sonuçta ortada bir bebek vardı ve ne olacağını kimse bilemezdi. Bu yüzden de bebeğin ve Luhan'ın her an iyi olduğundan anlaşma gereği emin olabilmem için onun benimle kalması daha iyi olacaktı. Ama yine de eğer istemiyorsa onu zorlayamazdım.
"Pekala, nasıl istiyorsan öyle olsun ama her koşulda ilk önce bana gelebileceğini bilirsen de daha iyi olur." Luhan söylediklerimden sonra başıyla beni onaylayıp yemeğine geri döndü.
Bir süre ikimizde konuşmadan sessizce yemeğimizi yedikten sonra kapıdan gelen zil sesiyle aynı anda o tarafa bakmıştık. Bu saatte kim olabilirdi ki? Herhangi birini beklemediğim için de kimin geldiğini merak etmiştim.
Merakımla beraber kapıya ilerlediğimde öncelikle kameradan kimin geldiğine baktım ve gördüğüm yüz suratımı buruşturmama sebep olacak biriydi. Onun burada ne işi vardı şimdi ve neden habersiz gelmişti? Hye Jin'in normal şartlarda habersiz gelmek gibi bir huyu olmadığı için açıkçası şaşırmadım dersem tuhaf olurdu. Üstelik burada Luhan ile baş başa bir akşam yemeği yerken 3. bir kişiyi istemediğimden de emindim. Hele ki o 3. kişi Hye Jin ise Luhan'ı rahatsız edeceğini bildiğim için hiç istemiyordum.
Ama şu an bulunduğum durum içinde en kötüsü de Hye Jin'in bu konu hakkında hiç soru sormadığı için bilmediği detayların var olmasıydı. Mesela seçtiğim adayın yani Luhan'ın bir erkek olması gibi... Ve bunu öğrendiğinde nasıl tepki vereceğini kestiremediğim gibi ona karşı kaba olmasından da korkuyordum. Çünkü kendisinin diline hakim olabilen biri olduğunu pek söyleyemezdim. Bu yüzden kapıyı açmayıp sonrasında olacakları kısa bir an düşünsem de tekrar zile basmasıyla açmak zorunda kalmıştım. Sorun çıkarmamasını umarak...
Kapıyı açtığımda Hye Jin önce bana gülümseyip sonra kollarını boynuma sararak beni kendine çekmiş ve dudaklarıma öpücük kondurmuştu. Her ne kadar bu hareketi misafirim olduğunu bilmediği için yapsa da onu kendimden uzaklaştırmak istiyordum. Çünkü Luhan buradayken öpüşmek yapmak istediğim ilk şeylerden biri değildi.
"Sevgilim?" Nihayet nazikçe onu kendimden uzaklaştırdığımda kollarını ayırmadan cilveyle söylemişti. Ben ise karşılık vermek yerine ifadesini merak ettiğim için başımı çevirip Luhan'a baktım. Ve karşılaştığım görüntü saygısından dolayı bize bakmak yerine yemeğiyle ilgilenen bir Luhan olunca Hye Jin'den tamamen uzaklaşmıştım. Özel hayat denilen şeyi uluorta sergilemenin hiç gereği yoktu sonuçta.
"Hoş geldin. Bir sorun-" Hye Jin yemek masasına doğru ilerlerken soru sormama fırsat dahi bırakmadan Luhan'ı gördüğü için sözümü kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.