26. Bölüm - Ve Luhan'a geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştum

5.1K 433 314
                                    

** Şarkı bölüm için çok uygun ve vaktiniz varsa sözlerine de bakın. İkisini aynı anda idare edebilirseniz dinleyerek okuyun. İyi okumalar...

Şarkının adı Calum Scott Dancing On My Own **

"Lütfen bir bardak daha için, Bay Oh." Japon müşteriler yarı Korece yarı Japonca bir şekilde konuşurken bir yandan da sürekli her boşaldığında kadehimi dolduruyorlardı. Onlara muhtaç olduğum için itiraz edemediğimden dolan her kadehi bitiyordum ama ortada bir detay vardı ki o da benim böylesine çok içmek istemediğimdi. Çünkü aklım fazlasıyla karışıktı ve çoğu insan gibi düşünecek çok şeye sahip olduğumda sarhoş olmaya yatkın birisi haline geliyordum.

Saatlerdir burada dolu bir zihinle 9. kadehi bitirirken beynim de iyice uyuşmaya başlamış olmalı ki bana seslenen Hye Jin'i bir an Luhan olarak algılamıştım. Bu yüzden de Luhan' özel olan kocaman gülümsememden sundum ona.

"Efendim, güzelim?" Onun Hye Jin olduğunu bilsem de gözlerim bana oyun oynayıp Luhan gibi algılamama neden oluyordu ki bu zihninin kontrolünü kaybetmiş sarhoş biri için son derece doğal bir şeydi.

"İyi misin? İstersen kalkabiliriz çünkü çoktan anlaşacaklarına dair söz verdiler."

"Olur."

"Tamam, ben lavaboya gidip geleyim sonra kalkarız." Hye Jin'in bu söylediği ile ben de onu Luhan gibi düşünmeyi bırakmıştım çünkü bu tarz bir cümleyi ancak sözde kız arkadaşım kurabilirdi, Luhan değil.

"Sehun, iyi misin? Sana kahve yaptırayım mı?"

"İyiyim. Bir an önce Luhan'ın yanına gitmek ve ayılmak istiyorum." Başımdaki oluşmaya başlayan ağrıyla beraber söylerken saçımı kaşıyıp düşünceli bir halde dudaklarımı büzdüm. "Ne yapıyordur acaba? Sancısı falan gelmemiştir, değil mi?" Chanyeol'e baka baka mırıldandıktan sonra son kalan ayıklık kalıntılarımla kendi kendime söylendim. "Tanrım! Onu tek başına bırakmak zorunda olduğum için burası hiç rahat değil." Parmağımla kalbime bastırdığımda Chanyeol konuşmuştu.

"Bence sen Luhan'a git artık, onu daha fazla yalnız bırakma. Kalan şeylerle ben ilgilenirim." Chanyeol'ün cümlesini bitirmesiyle yeniden yanımda beliren Hye Jin rujunu tazeleyip gelmiş ve kalkmam için beni beklemeye başlamıştı. Ben ise yeniden Luhan yerine onu gördüğüm için önümdeki Chanyeol'ün bira ve soju karışımı saçma içkisini kafama diktim. Tadı cidden bok gibiydi ve başımı daha da döndürüp, gözlerimi bulanıklaştırmıştı. Bu yüzden de ayağa kalktığımda düşmemek için Hye Jin'den tutunup öyle yürüyordum.

Yanımda, koluma giren, beklediğim kişi yerine Hye Jin vardı ama yine de Luhan'ı görebileceğim için mutluydum. Çünkü günün sonunda tüm yorgunluğumu alıp, beni rahatlatan tek kişiydi Luhan.

**** (LUHAN)

Sehun iki gündür olduğu gibi bugün de geç gelecekti ve evde tek başıma olduğum için haliyle benim bugün de canım sıkılıyordu. Yapacak bir şey yoktu, film izlemek istemiyordum, oyun oynamaktan boynum ağrımıştı falan işte... Sıkıcı vakitlerdi kısacası.

Ama buna ek olarak enerjimin düşük olmasını sağlayıp canımı sıkan diğer bir şey de içimdeki garip histi. Beni rahatsız ediyordu ve aslında garip desem de daha çok kötü enerji yayıyordu bana. Sanki kötü bir şeyler olacakmış, ağlayacakmışım gibiydi.

Gerçi iyi yanından bakacak olursam sabahtan beri bu his vardı ve hala hiçbir şey olduğu yoktu. Belki de sadece hamilelik yüzünden öyle hissediyorumdur kim bilir...

Can sıkıntısından bebek eşyaları satan internet sayfasında gezinirken bir anda zilin çalmasıyla elimdeki telefonla ilgilenmeyi bırakıp tuhaf bakışlarımı kapıya yönlendirdim. Bu saatte zilin çalması tuhaftı çünkü Sehun da Dahyun da şifreyi bildiği için zile basmazdı. Gelebilecek kişiler sınırlı ve şifreyi bilen kişiler olduğu için zile basan çok daha başka biri olmalıydı.

ANUNCIOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin