** Şarkıdan bahsetmeme gerek var mı? Bence de yok jdfkdf
İyi okumalar tatlışlar ^3^ **
**** (SEHUN) (Birkaç saat önce – öğlen vakti)
"Sehun, Sehun, Sehun..." Toplantı sonrası yorgunluktan çeneme yasladığım elimin üzerinde uyuyakalmak üzereyken aniden Chanyeol'ün adımı söyleyerek içeriye girmesiyle kayan gözlerimi irileştirmiş ve başımı sallayarak kendime gelmeye çalışmıştım. Tam da içim geçmeye başlamışken olacak iş miydi bu... Hem dinlenmeme dahi izin vermeyen nasıl bir asistandı bu çocuk?
"Ne var, ne var, ne var?" ben uykusuzluk ve yorgunluktan esneyip adeta tüm vücudumu germeye çalışırken Chanyeol benim aksime son derece enerjik bir şekilde karşıma oturmuştu.
Yani, haklı olarak benim pilim bitmişti çünkü günlerdir eve doğru düzgün uğrayamayıp gece yarısı dönüyor ve dahası Luhan ile 2-3 kelime dahi konuşamadan evden şirkete, şirketten de diğer eve geçerek tüm vaktimi harcıyordum. Her ne kadar tüm bu yorgunluğum ve özleme katlanmaya çalışmam, Luhan ile mutlu olmak için olsa da ben de insandım ve enerjim bitiyordu. Yine de içim çok, ama çok fazla, huzurluydu çünkü sonunun güzel olacağını bildiğim adımlar atmıştım.
Tüm bu meşgul olduğum zaman boyunca Hayun, Luhan ve benim beraber yaşayacağımız yeni bir evi kendi istediğimiz şekilde dizayn ettirmek için her gün başında bekliyor ve tüm işlemlerin iyi gittiğinden emin oluyordum.
Ha tabii bir de tüm bu işlemlerin -Luhan'a söz verdiğim için- yurtdışından döndükten sonraki 1 hafta içinde bitmesi lazımdı ki haliyle de başlarında beklemem biraz şart oluyordu. Koca evi bir haftada baştan savma yapmalarını istemezdim çünkü. Yine de her şey oldukça yolundaydı ve bir iki güne hepsi bitecekti.
Aslında benim tüm amacım, tüm çabalarım Luhan'ı mutlu etmeye, onun yüzünü güldürmeye yönelik şeylerdi. En çok istediği şeyi yapıp, aşık olduğu adam –yani bu bendim ve inanılmaz gurur duyuyordum- ve kızıyla birlikte güzel bir yuvada onu yaşatmaktı. Bunun için de her türlü zorluğa onu birkaç gün görememe pahasına da olsa katlanıyordum.
Onun haberi dahi olmadan birlikte yaşayacağımız yeni bir ev yaratıyordum, evet ama bir şekilde beğeneceğini de düşünüyordum. Çünkü birkaç gün içinde Luhan'ın ağzından onun zevkiyle ve seveceği şeylerle ilgili laf alabilmek için akla karayı seçmiştim adeta. Sürekli mobilya fotoğrafları gösterip, ev dizaynlarıyla ilgili programlar izletmiştim. Ve umarım onun söylediklerinden yola çıkarak doğru noktaları bulup, seveceği bir şeyler yaratmışımdır diyerek kendimi teselli ediyordum.
Yeni bir ev, yeni bir hayata geçiş yapacak olmak güzeldi ama hepsinden önemlisi ben Luhan'a o gün, orada açılacaktım ve bu beni asıl düşündüren şeydi. Beni onca yıl sevmişken, uğruma bunca zorluğa katlanmışken aşkımı reddedeceğini düşünmüyordum ama yine de itiraf etmeliyim ki içimde bir korku da yok değildi. Ona kavuşurken yolunda gitmeyecek bir şeylerin olmasından endişeleniyordum.
Biliyorum, teknik olarak hala aramızda Hye Jin vardı ve bu yolunda gitmeyebilecek şeylerin başında geliyordu. Ama ben yine de ondan bir iki gün içinde her ne olursa olsun -her şeyi göze alarak- ayrılacaktım. Çünkü biliyordum ki daha fazla Luhan'ı üzemez ve ondan ayrı kalamazdım. İstemiyordum da zaten... Luhan ile mutlu olmak aklımdan da kalbimden de geçen tek şey iken sırf yapabileceklerinin limiti yok diye Hye Jin ile yalandan bir ilişkiye devam edemezdim.
"Zammımı isterim." Chanyeol neşeyle elindeki zarf salladığında ona göz devirmiştim çünkü iyice arsız olmuştu bu herif. Patronuydum ben onun, patronu! Sürekli zam isteyeceği, lakayt davranabileceği biri değildim. En azından iş saatleri içinde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.