40. Bölüm - Hepsi birer mucizeden farksızdı

5.6K 418 155
                                    

**Fan artın tatlılığı

Ve şarkıya da bakabilirsiniz. İyi okumalar**

Yol boyunca aklım Luhan ve Hayun'da takılı kalmışken kaza yapmadan hastaneye gelebildiğim için son derece şanslı sayılırdım. Çünkü ona ulaşabilmek adına hızlıydım, bu olanlar yüzünden dalgındım ve aklım, ruhum, her bir düşüncem bedenimden ayrı olarak Luhan'ın yanındaydı. Kısacası bedenim arabadaydı ama ruhen hiç burada olmamıştım.

Arabadan inip hastaneye girdiğimde nerede olduklarını bildiğim için beklemeden hızla üst kata çıktım. Yaşanılanlar yüzünden donuklaşan ve daha fazla tepki veremeyen ifademle beraber ameliyathanenin önüne geldiğimdeyse beni ilk gören Dahyun olmuştu.

"Abi..." Koşa koşa gelip bana sarılarak ağladığında karşılık olarak ben de ona sarıldım ve aklımda dönüp duran soruları arka arkaya sordum.

"Luhan'a ne oldu? Neden ameliyata aldılar? Durumu nasıl? Kızım nasıl, iyi mi?" telaşlı sesimle arka arkaya soruları yönelttiğimde benden ayrılıp ağlamaya devam ederken olayları anlatmaya başlamıştı.

"Ben, sen beni aradıktan sonra 10 dakika geçmeden evin önündeydim ve belki müsait değildir diye önce birkaç kez zile bastım. Ama Luhan kapıyı açmadı ben de haliyle şifreyi yazıp içeriye girmiştim. İçeriye girdiğimdeyse yerde kanlar içinde yatan Luhan'ı gördüm." Gözlerini o anı tekrar yaşıyor gibi kapattıktan sonra zorlanarak devam etti. "Çok korkunçtu. Çok, çok kötü gözüküyordu. Karnından aşağısı kanlıydı ve ben Luhan... Luhan ö-öldü zannettim. O kadar korktum ki ne yapacağımı bilmeden öylece donduğum sırada bir anda ambulansla beraber Jongin abi geldi. Ambulans hemen Luhan'ı aldı ve buraya geldiğimizde de direk ameliyata aldılar işte. Ona tam olarak ne oldu bilmiyoruz ama Hayun ile alakalı bir şeyler olduğu açıkça belli. Şu an için bildiklerimiz bu kadar çünkü henüz ameliyattan çıkmadılar ve bize de bir şey söylemediler Ama iyi ki Luhan bilincini kaybetmeden hemen önce Jongin'i aramış yoksa çok daha geç kalabilirdik." Benim yüzümdendi. Bunca zamandır Luhan'ın başına gelen her kötü şey gibi bu da benim yüzümdendi. Ben tam da bugün hayatımın en büyük hatasını yapmıştım çünkü onu dinlememiştim. Aptaldım, bana 'içimde kötü bir his var gitmesen olmaz mı' dediğinde onu dinlemeyip 'bizim için' diyerek gittiğim için aptaldım. Oysaki başka zaman da bu ayrılma işini halledebilirdim, bunun bilincindeydim. Ama şu an yine bir şeyin daha bilincindeydim ki Luhan'ı kaybedersem bir daha asla geri getiremezdim.

Bugün bir kez daha, hem duygusal hem de fiziksel olarak, Luhan'ın bana en çok ihtiyacı olduğu anda yanında olamamıştım. Onu 10 dakika yalnız bırakmamın sonucunda boyutunun ne kadar şiddetli olduğunu dahi kestiremediğim şekilde acı çekmişti. O kadar büyük bir hata yapmıştım ki... Biraz geç gitseydim ne olurdu? Ya da hiç gitmeseydim...

Bugün de onu mutlu etmek için çabalarken yine en çok üzen ve canını yakan ben olmuştum. Sahi nasıl bu kadar aptal ve sorumsuzdum ben?

Luhan gibi kusursuz birinin hayatının en çok da kötü ve acılı anılarında var olmak çok koyuyordu. Çünkü o öyle biriydi, beni öyle çok seviyor ve önemsiyordu ki sancısı geldiğinde bile önce beni düşünmüştü. Ve ben emindim ki gerçek bir buluşma yaşadığımızı düşünerek bizi rahatsız etmek istemediği için kendince aramızdaki engel olmamak adına beni değil de Jongin'i aramıştı.

Eğer arasaydı belki de ben ona Jongin'den çok daha yakın mesafede olduğum için hastaneye daha çabuk gelebilirdik. Hatta o buluşmaya hiç gitmeyip yanında olsaydım belki de ameliyata alınmak durumda dahi kalmadan atlatabilecekti.

"N-Ne kadar oldu? Yani... Ameliyata alınalı..."

"Yarım saat falan oldu. Abi onlara... Bir şey olmaz, değil mi? Luhan ya da Hayun bizi yalnız bırakmaz, değil mi?" kız kardeşim hıçkıra hıçkıra ağlarken sorduğunda boğazımda oluşan o sert yumruyu gidermek adına sertçe yutkunmuştum. Ama nafileydi. Bu duruma dair bildiğim tüm olasılıklar ve doktorun bana aylar önce söyledikleri kulaklarımda çınlarken endişem de o yumru da aksine daha da büyüyordu.

ANUNCIOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin