50. Bölüm - Hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde

3.3K 242 77
                                    

** Şarkı da gözümde HunHan'a en çok yakışanlardan biridir, dinleyin bence eheheh **

Sehun çatalı ağzıma uzatıp tabağındaki etinden bana yedirdiğinde ona gülümseyip yeniden parmağımdaki yüzüğe baktım. Evlenme teklifi aldığımdan beri hala o heyecan ve mutluluk üzerimdeydi ki bu yüzden de gözüm sürekli yüzüklerimize kayıp duruyordu. Zaten o kusursuz anın hemen ardından buraya yemeğe gelmiştik ve açıkçası heyecanı atmak için pek bir vaktim de olmamıştı.

"Sehun?" aç olduğum için önce yemek yemeye odaklansam da aklımda bazı sorular vardı ve onların cevaplarını fazlasıyla merak ediyordum.

"Sor güzelim." Sehun zaten eline yasladığı çenesiyle beni izlediği için direk göz teması kurarak cevap vermişti.

"Bir süre önce bana hayatımda alabileceğim en güzel, en anlamlı evlilik teklifi yaşattın. Ve öyle etkilendim ki aklımdan hiçbir sahnesi ömrümün sonuna kadar çıkmayacak. Bizi o birkaç parça kağıda yansıtarak anlatman yapabileceklerinin en üst seviyesiydi ama benim yine de bununla ilgili merak ettiğim bir şey var. O çizimlerde her şey, yüz ifademize kadar, çok net bir şekilde yansıtılmış ve bunların çizilebilmesi için ancak bir fotoğrafa ya da bizzat yaşayana ihtiyacın vardır. Eskileri böyle iyi hatırlayıp anlatarak çizdirmen çok zor haliyle. Bu yüzden de onları nasıl ve kime çizdirdiğini merak ediyorum."

"Kimseye yüz ifadelerimizi anlatmadım ki, bir tanem."

"O zaman nasıl bu kadar benzer şeyler çizdirebildin? Benim bilmediğim fotoğrafları mı vardı?" başını sevimli bir şekilde sağa sola salladıktan sonra kocaman gülümsemişti.

"Hani sen dedin ya onları çizmek için ya fotoğrafa ihtiyaç vardır ya da yaşayan kişi resmetmelidir diye... Fotoğraf yoktu, Luhan." Söylediği şeyi algılayabilmek adına kısa bir an duraksadığımda aklımda da söyledikleri yavaşça yerine oturuyordu. Eğer fotoğraf yoksa o zaman...

"Tüm bunları sen mi çizdin?" sesim şaşkınlıktan dolayı biraz yükseldiğinde o bu sefer de başını aşağı yukarı sallayarak beni onaylamıştı. "İyi ama... Sen... Nasıl çizebildin?"

"Ders aldım. Yaklaşık 3 aydır sana bu sürprizi hazırlayabilmek adına her gün saatlerce bir hocayla bunlar üzerinde çalıştım. Geceleri de sen uyurken gizlice çizim atölyene girip orada o gördüklerini çizdim. Başlarda öğrenmeye çalışırken doğuştan gelen bir yeteneğim olmadığı için biraz zorlansam da şanslıydım ki bu konuda kabiliyetsiz değildim de zamanla elim alıştı. Zaten sen de fark ettiysen sona doğru çizimler daha da iyi olmuştu. Gerçi seninkiler kadar gerçekçi ve başarılı değiller, evet ama yine de bu konuda yetenekli olmayan biri için çok da kötü sayılmazlar, değil mi?" benim için yaptığı bu fedakarlığı duyduğumda kendimi yeniden binlerce kez dünyanın en şanslı insanı hissetmiştim. Onun gibi bir adama aşık olduğum için, onun gibi bir adam bana aşık olduğu için... Başıma gelebilecek en güzel gerçeği yaşıyordum ben.

"Sen... Sen başıma gelen en güzel şeysin, Sehun." Etraftaki birkaç kişiyi umursamadan uzanıp yanağına dudaklarımı bastırdığımda ondan kusursuz bir gülüş kazanmıştım. "Ayrıca sana inanamıyorum. Cidden bana evlenme teklifi edebilmek için aylarca uğraştın mı? Bu kadarına gerek yoktu ki. Çünkü sen bana basit bir teklifte bulunsan da ben sana her türlü evet derdim."

"Sen yapacağım her şeye değersin. Hiç pişman değilim hatta yüzündeki o şaşkınlığı ve gülümsemeyi gördüğümde bir kez daha iyi ki dedim."

"Sen tam bir delisin, sevgilim. Bu arada şirkete de bu dersler yüzünden mi sürekli erken gidip geç geliyordun?" sorduğum soruyu yalandan kaş çatıp huysuzlanarak cevaplamıştı.

ANUNCIOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin