**** (SEHUN) (15 gün sonra - 7,5 aylık)
Oturduğum yerde Luhan'ın koltuğa uzattığı bacaklarını kaldırarak kucağıma almış ve yine şişmesinler diye ritüel haline getirdiğim masajı yapmaya başlamıştım. Bu masaj genelde ona iyi geliyordu çünkü artık zaman ilerledikçe az bir mesafe yürüse bile şişiyor ve dahası hemen yoruluyordu. Üstelik karnını taşımak da onun için zor bir hale gelmişti. Bu yüzden de kendime izin verdiğim bugünde -biraz önce yürüyüş yapıp gelmiş olduğumuz için- onu yeniden yormuştum ki bu durumda da masajı hak ediyordu.
"Çok yoruldun mu?"
"İyiyim ben, masaja da gerek olmadığını söylemiştim." Luhan her ne kadar ayaklarını çekmeye çalışarak itiraz etse de aslında hoşuna gittiğini biliyordum çünkü bu rahatlıkla yüzünden belli oluyordu. Ee, haliyle ben de bu durumda onu umursamayıp ellerimi kaslı bacaklarından ayaklarına indirmiştim. Bacakları bir dönem futbola ilgi duyduğu için cidden epey kaslı ve güçlüydü. Bir o kadar da seksi...
"Bugün başka ne yapmak istersin? Sinemaya gidelim mi ya da istersen başka şeyler de yapabiliriz? Sonuçta tüm günüm sana ait."
"Aslında sinema güzel olabilir. Sen olmadığın için sürekli evde oturmaktan canım sıkılıyor zaten, bana da değişiklik olur." Luhan dudaklarını büzerek söylediğinde öyle sevimliydi ki bana kafayı yedirtebilirdi.
"Hadi o zaman gidelim. Hem yemek saatin geldi ve hamburger de yeriz." Kısa bir an duraksadıktan sonra daha da sevgisini kazanmak için göz kırpıp eklemiştim. "Sana duble alırım." Luhan'ın söylediğim şey ile beraber gözleri büyürken ayaklarını elimden hızlıca çekip doğruldu.
"Öyleyse hemen gidelim." Sanki yorulan o değilmiş gibi ayağa kalkıp kapıya ilerlerken ben de onun peşinden gülerek gitmiştim.
****
"Neden yemiyorsun?" Luhan hamburgerinden kocaman bir ısırık alıp ağzı dolu mırıldandığında gülümsemem istemsizce daha da genişliyordu. Çünkü öyle iştahlı ve güzel yiyordu ki onu izlerken bile doymuştum ki bu da bana yetip gülümsetmişti. Başka hiçbir şeye gerek yok gibiydi sadece onu böyle yemek yerken izlemek beni tatmin ederdi.
O anda sanki kendinden geçerek yemesi yeterince sevimli değilmiş gibi bir de ağzının kenarına bulaştırdığı ketçapla daha da ısırılası bir haldeydi.
"Ağzının kenarına ketçap bulaşmış." Luhan her ne kadar bu haliyle de sevimli olsa da onu uyarmazsam kızacağını bildiğim için –ki daha önce bu yüzden bana tavır almışlığı bile vardı- peçete uzatarak söylemiştim.
Ve evet, biliyordum ki bu noktada onun ağzını benim silerek etkilemeye çalışmam gerekiyordu ama bunu yapamamıştım. Çünkü en son yaptığımda 'çocuk muyum ben' diye de tavır alan bir Luhan vardı karşımda. O yüzden ben de korkuyordum işte.
Yani, aslında işin özü bu aralar yine biraz fazla alıngandı ve her şeye tavır alma potansiyeline sahipti. Bu da tavırlarıma yön veren etkendi.
"Neden sen silmedin? Normalde hep öyle olmaz mı?" Luhan bu sefer de neden silmediğim için tavır alırken kendime acımaya başlamıştım. Ama yine de zor da olsa kocaman gülümsedim ve onu tatmin edecek bir cevap vermeye çalıştım.
"Çünkü senin kendini bir şeyleri beceremeyecek kadar etkisiz biri gibi hissetmeni istemedim. Kendi başının çaresine bakabilen biri olduğun için de sadece uyarmak seni daha mutlu eder diye düşündüm." Luhan çattığı kaşlarını kıvırmama inandığı için düzeltip masumca gülümsedi.
"Haklısın ben bu açıdan düşünmemiştim." Luhan'ı zor da olsa idare edip olası bir surat asma merasiminden kıl payı kurtulduğumda tuttuğum nefesi verip ağzıma patateslerden attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.