****
Çoktan benden önce kahvaltısına başlayan Luhan'ın yanına oturup ağzıma bir şeyler attıktan sonra dirseğimle kolunu dürtüp mırıldanmıştım.
"Luhan?" ona seslenmeme rağmen bana bakmaması ve surat asması hala az önceki olaya takıldığını gösterirken keyifsizce ekledim. "Konuşmuyor muyuz?" Aslında acelem vardı ve bir an önce şirkete gitmem gerekiyordu fakat Luhan bana tavırlıyken gönlünü almadan gitmek istemiyordum. Yani, evet bu ciddi bir tavır değildi sadece nazlanıyordu ama ben her türlü aklım onda kalsın istememiştim.
"Hormonlarımın zorlayıcı olduğunu bildiğin halde neden bana öyle davranıyorsun? Neden beni zorluyorsun?" aniden çatalını bırakıp kızgınlıkla söylediğinde bu sevimliliği yüzünden gülümsemeden edemiyordum. Kızarken bile öylesine sevimliydi ki yanağını sıktırıp hoşnut bir ses tonuyla mırıldanmıştım.
"Öyle mi yapmışım? Hayır, ben sadece normal davrandım. Ama öyle algıladıysan da... Üzgünüm." Başımı yüzüne doğru eğip dudaklarımı büzerek söylediğim şey üzerine dayanamıyormuş gibi omuzlarını düşürüp gülümsedi.
"Sana tavır almak çok zor."
"Biliyorum. Sevimliyim, değil mi?" Gülümsemesi genişlerken başını sallayarak beni onayladığında ayağa kalkıp yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Bu hareketimle beraber bana şaşkın bir şekilde bakarken ben kapıya doğru geri geri ilerlemiştim çünkü şirkete gitmem gerekiyordu. Ama yine de bir açıklama yapmama ihtiyacı var gibiydi.
"Hayun... Hayun içindi." Hayır, aslında bu seferki tamamen Luhan içindi. Kızım da bundan etkilenebilirdi elbette.
Geri geri ilerlerken kapıya sırtım çarptığında sersemliğim yüzümden Luhan'ı da gülümsetmiş ve amacıma ulaştığım için ona el sallayarak mutfaktan çıkmıştım.
**** (LUHAN)
"Aman işte Sehun'un her zamanki egosu..." Baekhyun ağzına bir şeyler tepip göz devirdiğinde onu başımla onaylamıştım. Çünkü cidden klasik Sehun kendini beğenmişliğiydi ve belli etmemeye çalışsa da vücuduna fazlasıyla güveniyor, dahası bunu kullanıyordu. Biz de tam bu yüzden de Baekhyun ile yeniden Sehun'un bugün bana olan tavrını konuşmak zorunda kalmıştık.
Baekhyun ile o işten ayrıldığı ve benim de canım sıkıldığı için son zamanlarda fazla takılır olmuştuk. Çünkü ikimiz de boştaydık ve yapacak bir şeyimiz yoktu ki bu da bizi sürekli bir araya getiriyordu. Gerçi bundan şikayetçi de değildim sonuçta iyi anlaşıyorduk, birbirimizi anlıyorduk ve tabii bir de Sehun ile Chanyeol'ü çekiştirmek çok eğlenceliydi.
"Bu arada sana bir şey soracağım, Luhan." Parmaklarını yaladıktan sonra bana doğru dönüp ekledi. "Aylardır Sehun'a bu kadar yakınsın, ona çok aşıksın ve bu hisler yanında olduğun için sürekli çoğalıyor. Aynı zamanda Sehun da sana değer veriyor, önemsiyor, senin için kimseye yapmadıklarını yapıp, sana toleranslar gösteriyor. Bu durumda sen neden hiç onu kendine aşık etmeyi denemedin?" Baekhyun'un bu beklemediğim sorusu karşısında önce biraz beklemiş ve ardından konuşmadan önce derin bir nefes almıştım.
Her ne kadar bunu birkaç kez düşünmüş olsam da hayata geçirememek için ciddi sebeplerim vardı.
"Böyle bir şeyi hiç düşünmedim değil ama... Arada büyük engeller var. En basitinden Sehun'un bir kız arkadaşı varken onu kendime aşık edemezdim."
"Hadi ama Sehun'un Hye Jin'i gerçekten sevdiğini düşünmüyorsun, değil mi? Onlarınki bir ilişki bile sayılmaz." Bunu ben de az çok tahmin edebiliyordum, yani aslında onların birbirlerini daha çok ihtiyaç için kullandıklarının farkındaydım. Fakat nasıl bir ilişkileri olursa olsun bu yine de benim anlayışıma tersti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.