**Şarkı inanılmaz güzel ve ben bununla kontrol ettim kesinlikle dinleyin xia efsane bir sese sahip zaten **
**** (SEHUN)
"Bu nasıl?" Luhan'a elimdekini gösterip sorduğumda bana anlamsız bakışlarını yollamıştı.
"Ne nasıl?" başını yana eğip masumca sorarken iç çektim.
"Bu telefon nasıl, beğendin mi?" Benim yüzümden parçalanan telefonunu gördüğümde ona yeni bir tanesini almayı istemiştim çünkü teknik olarak bir şey yapmamış olsam da aslında dolaylı yoldan sebebi bendim. Hem ona ulaşabilmem için iletişim önemliydi.
"Yani... Telefon işte. Pek fazla bu teknolojik aletlerden anlamam. Hem bana neden soruyorsun ki?" Benimkiyle aynı model olan telefonun beyaz rengini görevliye uzatırken bir yandan da alacağımı belirterek hazırlamasını istemiştim.
"Çünkü sana alıyorum. Seninle bir şekilde iletişim kurmam gerek ayrıca dolaylı yoldan da olsa benim yüzümden telefonun bozuldu." Söylediğim şey ile kaşlarını çatıp aniden görevliye döndü.
"Hayır, almıyoruz. Lütfen yerine geri koyun." İtiraz ettikten sonra bana bakıp kaşlarını daha da çattı.
"Senden bana telefon almanı istemedim ya da senin yüzünden bozulduğunu da söylemedim. Kendini suçlu hissedip bana yeni bir telefon almana gerek yok, bunu kendim de yapabilirim." Bana karşı sert tepkisinin ardından alışveriş merkezinde beni olduğum yerde bırakmış ve hızlı adımlarla mağazanın çıkışına ilerlemişti. Sanırım bu çocuk lafı söyleyip ardından öylece gitme konusunda oldukça ustaydı.
"Ya! Beni neden beklemiyorsun?" yine bir süre önceki gibi yanına gittiğimde göz devirmesine bakarken aklımdan geçen tek bir soru vardı. Onu seçerek başıma bela almış olamazdım, değil mi?
"Tamam, sana telefon falan almıyorum. Sinirlenme ve bunu sadece... Bir jest girişimi olarak düşün."
"Sana paranın umurumda olmadığımı söylemiştim. Lütfen bir daha böyle bir girişimde bulunma..." Gayet sakin ve az öncekinin aksine masum bir şekilde söyledikten sonra ekledi. "Şimdi izin verirsen benim eve gidip, hazırlanmam lazım. Akşama beni almaya geldiğinde görüşürüz. Nasılsa ev adresim sizde varmış."
"Pekala, istediğin gibi olsun. Ama izin ver seni eve ben bırakayım. Hem adresini Chanyeol'den duymak yerine görerek öğrenmiş olurum." Bir süre boyunca sessiz kaldığı için teklifime hayır diyeceğini düşünmüştüm ama o bunu yapmayıp ufak bir baş hareketiyle beni onaylamakla yetindi.
****
Luhan'ı eve bıraktıktan sonra tekrar şirkete gitmek yerine, işleri yarına bırakıp, akşama kadar evde dinlenmeyi planlamıştım. Hem duş alıp, hazırlanmam gerekiyor ama tabii ki benim baş belası kız kardeşim buna izin vermiş olsaydı.
"Abiiii!" kapıdan içeriye girer girmez üstüme atlayan Dahyun ile biraz sendelesem de düşmeden durabilmiştim.
"Düşeceksin, yavaş ol." Düşmemesi için belinden sarılırken söylediğimde bu sevgi dolu karşılamanın bir çıkar sonucu olduğunu anlayacak kadar da iyi tanıyordum onu.
"Ne istiyorsun söyle bakalım. Ya da şöyle mi demeliyim annem yine hangi koleksiyonu almana izin vermedi de buradasın?" Dahyun sık sık benim evime uğrasa da eğer benden önce gelip beni karşılıyorsa bu mutlaka bir şeyler isteyecek demektir. Mesela aynı zamanlarda genelde dolaba en sevdiğim tatlıyı koyarak beni ikna etme çabaları da vardı.
"Şey... Akşam arkadaşımın doğum günü var ve geç saatte bitecek. Biz de hep beraber Sana'da kalacağız." Ceketimi çıkarıp salona doğru ilerlerken eliyle sarı saçlı Japon arkadaşını gösterdiğinde o da bana utangaç bir tebessümle el sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
Fiksi PenggemarÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.