** Şarkıya da bakın ponçikler ehehe **
Sehun nefes nefese kalmış bir şekilde kendini üzerime bıraktığında ben de sırtına bastırdığım ellerimi yavaşça serbest bırakmıştım. Ellerim terli sırtında öylece serbest bir halde dururken Sehun sanki uzun zamandır öpmüyor gibi yüzüme arka arkaya tatlı öpücükler konduruyordu. Yüzümde öpülmedik yer bırakmayıp en son dudağıma geldiğinde oraya da uzun uzun buse kondurup başını yorgunlukla boynuma gömmesine izin vermiştim.
"Seni çok seviyorum." Sehun, ben belindeki kollarımı sıkılaştırırken, kulağıma her gece yaptığı gibi yine aynı cümleyi aynı içtenlikle mırıldanmıştı. Bunu gün içinde kaç kez söylediğinin ya da söylemediğinin bir önemi olmadan her gece usanmaksızın sürekli mırıldanıyordu ve ben kolları arasında her söylediğinde biraz daha eriyordum. "Sen hayatıma girdiğinden beri yaşadığımı hissediyorum. Meğer senden önce ne kadar da boşmuş her şey." Gözlerimi kapatıp Sehun'un gece seansı olan sevgi sözlerini hissederek dinlerken bir yandan da kalbimi her seferinde bu kadar hızlandırdığı için gülümsemeden edemiyordum.
Sehun onu karşılıksız sevdiğim her an için, onun deyimiyle beni ve sevgimi hak edebilmek adına, her gece bu tarz cümlelerle beni şımartıyordu. Ve ben her seferinde nasıl ilk zamanki gibi etkileniyordum, bilmiyordum ama bu kesinlikle hoşuma giden bir durumdu. Onu hissetmek bile bambaşka güzelken sevgisini anlatan sözcükleri geceleri bana sarılırken ninni gibi söylemesi uçuyormuş hissi veriyordu.
"Farkında mısın beni buna iyice alıştırdın? O yüzden bir gün sıkılıp da söylemeyi bırakayım deme sakın çünkü yüzsüzleşip tekrar isterim."
"Sen yeter ki iste ben her zaman aşkla söylerim." Bu güzel cümlelerinin karşılığı olarak başını boynumdan kaldırmış ve yarının hafta sonu olmasını fırsat bildiğim için dudaklarını öpüp geri çekilmiştim.
"Biliyorsun, yarın hafta sonu... Yani Hayun da bu aralar pek erken kalkmıyor zaten." Onun mesajımı alacağını bildiğim için açık açık söylemediğim bu cümle istediğimi anlatmak adına fazlasıyla yeterliydi. Ki eğer yeterli olmasaydı yüzüne bu şekilde kışkırtıcı, tahrik edici, seksi ama bir o kadar da masumlukla ışıldayan bir gülümseme eklemezdi.
"Hafta sonlarını hep sevmişimdir." Sehun içimden henüz yeni çıkmışken tekrar sertçe öpüşmeye başladığımızda duyduğum ağlama sesiyle onu ittirip bir anda dikkat kesildim.
"Ne oldu?" Sehun bana şaşkınlıkla bakarken kulağımı hala kullandığımız bebek telsizine götürmüştüm.
"Ağlama sesi geldi, sen de duydun mu?"
"Hayır, duymadım. Hayun ağlasaydı telsiz sayesi-" Sehun konuşurken yeniden sesi duyduğum için parmağımı dudaklarına bastırıp bu sefer daha dikkatli bir şekilde dinlemeye başladım. Ve o da benim gibi sese odaklandığı için ağlamayı duymuş hızlıca üstümden kalkmıştı.
"Bu Hayun'un sesi." Üstümden kalktığında söylerken bir yandan da altına etrafa attığımız iç çamaşırını ve pijamasını geçirmeye çalışıyordu. Ses gittikçe belirginleşirken ben de hızlı bir şekilde pijamalarımı geri giymiştim.
"Hayun odasında değil mi? Ses neden telsizden değil de kapının dışından geliyor?" Şaşkınlıkla sorduğum soruya karşılık olarak Sehun bilmediğine dair omzunu silkti.
İkimiz de öylesine giyindiğimizde hızlı bir şekilde kapıya ilerlemiş ve Sehun'un ne ara kilitlediğini bilmediğim kapıyı açmıştık. Açılan kapıyla da karşımızda duvara yaslanarak dizlerini kendine doğru çekmiş bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlayan bir adet Hayun belirmişti.
"Meleğim?" Şaşkınlıkla söyleyip yanına gittiğimde emin olun onun bu saatte neden uyanık olduğunu ya da neden odamızın karşısında oturarak ağladığını bilmiyordum. Hatta gecenin bir yarısı üst kata karanlıkta nasıl tek başına çıktığına dair bir fikrim de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
Hayran KurguÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.