**Küfür ya da hakaret yok biliyorsunuz. Bölüm başından uyarıyorum Sehun'a sövmeyin fvjfn
Bir de bu şarkının fırsatınız varsa iki küçük Çinli çocuğun söylediği cover'ını dinleyin ben böyle bir cover ne dinledim ne duydum. Onu koyacaktım fakat farklı sesler var diye vazgeçtim.
Şarkı adı Josh Groban you raise me up. İyi okumalar ve dinlemeler.**
"Tebrikler, her ne kadar gol attığımda mızmızlansan da sonucunda sen kazandın." Sehun'a huysuzluğu yüzünden tavır almaya çalışmak adına kollarımı göğsümde bağladığımda söylenmiştim. Sehun ise kıkırdadıktan sonra karşılık olarak eğilip yüzüme baktı.
"Kazanmama izin verdiğini biliyorum, Luhan. Çünkü bu oyundan çok fazla anlamam bu yüzden de galip gelenin ben olmayacağımı biliyordum fakat işe bak ki kazanan da benim..."
"Hayır, kendi emeğinle kazandın. Ben bir şey yapmadım." Yaptığım şeyi anladığı için bakışlarımı kaçırsam da yüzümü tekrar kendine çevirip bana üzgün gözlerini bana dikmişti.
"Söylendiğime bakma sen... Böyle konuşmam tamamen eğlenebilmek içindi. Kazanmama izin vererek beni mutlu etmeye çalıştığın için teşekkür ederim." Sehun'a tekrar itiraz etmek için ağzımı açtığımda parmağını dudağıma koyarak beni susturması üzerine donup kalmıştım. Parmağının altındaki dudaklarım yavaşça kapanırken de onun söylediklerine bu yakınlığımıza rağmen odaklanmaya çalıştım. "Küçük yaşlarımdan beri hep şirkette olduğum için çok fazla oyun oynamaya vaktim olmadı. Bu tarz şeylere hep uzaktım hatta nasıl oynandığını biliyor olmam bile bir mucize sayılır. Bu yüzden benim gibi tecrübesiz birinin seni yenemeyeceği aşikârken... İnkar etme, anlaştık?" Sehun'un tüm bunları yüzlerimiz son derece yakın bir haldeyken söylemesi yeterince heyecanlanmamı sağlamıyormuş gibi bir de nefesini tenimde hissediyor olmak içimde çığlık atma isteği uyandırıyordu. Şu bahsi hep geçen mutluluk çığlıklarından...
Yine de benden inkar etmeyeceğime dair bir onay beklediği için o tüm yakınlığa rağmen başımı zor da olsa sallayabilmiştim. O anda onayladıktan sonra geri çekileceği için rahatlayacağımı düşünsem de hala aynı şekilde durması yüzünden Sehun'a bakmaya karar verdim. Eğik başımı yavaşça kaldırıp tam olarak gözlerine baktığımda amacım neden hala yakın olduğunu anlayabilmekken gördüğüm şey bundan epey uzakta bir gerçekti.
Ona baktığımda gözlerini dudaklarıma dikmiş ve bir süre derin bakışlarla inceledikten sonra seslice yutkunmuştu. Ki bu hareketi yaparak aklından geçenleri okumama izin veren Sehun, algılarımla oynamıştı adeta.
Bu şekilde bana odaklanmışken bakışlarını doğru algılamış olup deliler gibi beni öpmesini istiyordum. Çünkü onun tadını çok özlüyordum. Aslında çok fazla onu öpme şansım olmasa da bir platoniğe göre tadına en azından hatırı sayılır derece bakabilmiştim ve hiç dile getirmesem bile ne kadar özlediğimi içten içe en iyi ben biliyordum. Bu yüzden de özlediğim dudakları birkaç santim uzağımdayken onları istemem çok normal, değil miydi?
Fakat bir gerçek daha vardı ki o da tüm bunlara rağmen aynı zamanda öpmemesini de istiyor oluşumdu. Çünkü emin olduğum en büyük şey, onun anlık olarak yaptığı bu eylem sonrasında benim canımı fazlasıyla yakacaktı. Bu öpücüğün ardından ben neden yaptığını düşünerek ona soramıyor oluşum yüzünden kafayı yerken o eskisi gibi davranabilecekti. Sürekli aklıma gelip beni farklı şeyler düşünmeye itecekti ki bu yüzden de karmaşık duygulara sahiptim.
Hem istiyor hem de istemiyordum. Yine de hangisi daha ağır basıyor diye düşünecek olursam bu kesinlikle öpmesi yönündeydi. Sonrasında ne olacaksa şu anda umurumda değildi çünkü onu özlüyor ve istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
Fiksi PenggemarÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.