**Ficin bu bölümü her ne kadar mayısta geçiyor olsa da siz şarkıyla kışmış gibi dinleyebilirsiniz ıfvfdf
İyi okumalar **
"Lulu, burası neresi?" Sehun mezarlığın başında eğilerek elindeki çiçeği toprağın üstüne koyarken ben de Hayun'un elini tutmuş bir şekilde sessizce onun arkasında dikiliyordum. Nereye geldiğimizi anladığımdan beri tek bir kelime etmediğim gibi Sehun ve Hayun da sessiz kalıp hiçbir şey söylememişlerdi. Bu yüzdendir ki Hayun'un bu sorusu sessiz ortamda yankılandığında Sehun bize doğru dönüp Hayun'un boyuna inmiş ve ona gülümseyerek açıklamada bulunmuştu.
"Bebeğim, hani Lulu ve ben senin babanız ya... İşte buraya da benim babamı ziyarete geldik." Eliyle arkadaki mezarlığı gösterdiğinde Hayun anlamamış gözlerle ona bakıyordu ki bu da son derece normaldi. "Benim babam burada, toprağın altında, uyuyor."
"Yatmasın orada, üşür. Sonra da hasta olur." Kızımızın bu masum tepkisi üzerine Sehun başını kaldırıp bana baktığında ona gülümseyip omuz silktim.
"Bebeğim, babam artık üşümez çünkü o yaşamıyor. Benim babam sen doğmadan önce öldü ve şimdi gökyüzünden bizi, seni, izliyor." Hayun dudaklarını büzerek gökyüzüne baktıktan sonra tekrar Sehun'a dönüp şaşkınlıkla sordu.
"Burada uyuyor dedin." Kızımız kafası karışmış bir şekilde eliyle mezarı işaret ettiğinde Sehun ile aynı anda ufak bir kahkaha atmıştık.
"Bence daha fazla zorlama, sevgilim. Bunu anlamak için çok küçük." Sehun kendisine sunduğum teklif üzerine ayağa kalkıp yanağıma bir öpücük kondurarak beni onayladı.
"Haklısın, sanırım." Sehun mırıldandıktan sonra Hayun'un elinden tutup diğer elini de benimkiyle birleştirmiş ve babasının mezarına doğru dönerek sakin bir şekilde konuşmaya başlamıştı. "Baba... Bugün senin ölüm yıldönümün ve ben ölümünün üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen senin karşına ilk kez çıkabiliyorum. Bu yaptığım şey için ne söylesem az biliyorum ama... Üzgünüm, kendimi bir türlü hazır hissedemedim işte." Bugün Sehun'un babasının 3. ölüm yıldönümüydü ve söylediği gibi onca yıldır ilk kez mezarına geliyordu. Her yıl bugün hüzün içinde olsa da bir türlü gelememiş, kendini hazır hissedememişti. Aslında işin özünde ben onun buraya gelmesini çok daha öncesinde istesem de ona hiçbir zaman baskı yapmamıştım çünkü sevdiğim adamın bu konuda ne kadar hassas ve yaralı olduğunu çok iyi biliyordum. Dahası bu konuda döktüğü gözyaşları da hala dün gibi aklımdaydı.
"Ama şimdi geldim ve tek başıma da değilim. Sana sevdiğim adamı, kızımı daha doğrusu kendi küçük ailemi getirdim." Kısa bir an duraksadıktan sonra derin bir nefes alıp ekledi. "Biliyor musun baba, sanırım ben artık senin içten içe istediğin gibi bir baba oldum. Senin benimle ve Dahyun ile yapmayı isteyip yapamadığın şeyleri ben kızımla yaşamak istiyorum çünkü. Onları çok seviyorum ve mutlu etmek, canımdan çok sevdiğimi hissettirmek için elimden gelenin fazlasını yapmak adına uğraşıyorum." Sehun sesindeki buruklukla içindekileri döktükten sonra yüzündeki gülümsemeyi silmeden Hayun'a dönüp mırıldandı.
"Büyükbabana merhaba de, meleğim."
"Merhaba, büyük baba." Hayun elini kaldırıp gülümseyerek söylediğinde Sehun gülümsemesini genişletip tekrar konuşmaya devam etmişti.
"Başlarda benden miras için bir çocuğa sahip olmamı istediğinde sana çok kızmıştım, sinirlenmiştim ama şu an sana minnettarım. O zaman seni anlayamasam da şu anda yaşamamı istediğin bu duygunun güzelliğini bildiğim için iyi ki bunu istemişsin diyorum." Bakışları kısa bir an beni bulduğunda ufak bir tebessüm bıraktı. "Çünkü sayende aşık oldum, baba. Artık kalbimin varlığını hissettirecek birine sahibim ben. Ve yine senin sayende gerçek bir baba oldum ki her gün bunun nasıl mucizevi bir sevgi olduğunun bilincine varıyorum." Sehun titremeye başlayan sesiyle beraber söyledikten sonra duraksamış ve kısa bir bekleyişin ardından gözünden akan bir damla yaş ile beraber tekrar eklemişti. "Seni çok özledim. Bu yüzden de bir garibim ama Luhan ve Hayun sayesinde -tabii bir de senin sayende- mutluyum da. Sen gerçekten de benim için örnek bir babaymışsın çünkü bunun bana sadece hayalimdeki senden ibaret olmadığını gösterdin. Teşekkür ederim. Bana sunduğun tüm güzel şeyler için binlerce kez teşekkür ederim." Sehun ikimizin de elini bırakıp gözlerinden yaşlar akarak mezarın yanına eğildiğinde ben de onun bu haline, içindeki şeylere ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Normal şartlarda sevdiğim adamın üzülmesinden nefret etsem de şu anki üzüntüsünün, yaşadığı bu olayların onu olgunlaştırdığını ve daha iyi biri yapacağını bildiğimden sesim çıkmamıştı. Yine de diğer yandan bakarsam ona aşıktım ve onu ağlarken görmek her şekilde benim de canımı yakıyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.