32. Bölüm - Kurbağa Prens

5K 424 284
                                    

**Bu uzun bölümü uzun uzun yorumlarla süslemeniz dileğiyle... Çok sevdiğim bu şarkıyı da sözleriyle dinleyebilirsiniz minnoşlar. ^^ **

"Cidden yıllar sonra dönmen çok iyi oldu, Kyungsoo." Sehun pilavından dolu bir kaşığı ağzına atmadan önce söylediğinde o kadar saat geçmesine rağmen benim hala gerginliğimde bir eksilme olmamıştı. Aksine Kyungsoo'nun lisede kimya sınıfındaki Yuhan olduğumu hatırlaması an meselesi olduğu için gerginlikten ölecek gibi oluyordum.

"Ben de mutluyum. Ülkemi ve sizleri çok özledim." Kyungsoo da dönmesiyle ilgili söylenileni onayladığında Sehun onun omzunu sıkıp bana bakmıştı.

Tepkilerini incelediğimde Chanyeol haricindeki liseden beri var olan diğer en yakın arkadaşını 5 yıl sonra yeniden görmenin mutluluğunu yaşadığı çok açıktı. Onun adına mutluydum çünkü arkadaşı yeniden döndüğü için keyfi yerindeydi fakat ben kendim için o kadar mutlu olamıyordum.

"Luhan? Neden yemiyorsun?" tabağımdakilerle öylece oynadığımı fark eden Sehun ifadesini ciddileştirip söylerken bakışlarımı ona diktim.

"Canım pek istemiyor." Zoraki bir tebessümle mırıldandığımda Sehun sanki bir sorunum varmış gibi yeniden ilgiyle bana odaklanmıştı.

"Bir sorun mu var?" aslında ona yakalanmaktan korkmak gibi bir sorunum vardı şu anda ama bunu Sehun'a söyleyemezdim elbette.

"Hayır, gayet iyiyim. Bu da nereden çıktı?"

"Bilmiyorum, biraz enerjisiz gibisin. Yemeği de yemeyince bir sorun var diye düşündüm." O anda gerginliğim yüzünden Sehun'u da daha fazla endişelendirmemek adına kocaman gülümseyip neşeliymiş gibi konuşmuştum.

"Sana öyle gelmiştir. İyiyim ben, endişelenmene gerek yok. Ayrıca yemekten önce biraz çikolata yemiştim o yüzden de şimdi canım pek bir şey istemiyor." Sehun söylediğimle beraber yüzüme doğru eğdiği başını yeniden doğrultup içten bir şekilde gülümsedi.

"Yine de o tabağındakiler bitecek. Çikolatayla öğün geçiştiremezsin, hiç sağlıklı değil." Uyarısına kıkırdayıp başımı salladığımda sessizce bizi izleyen Kyungsoo da nihayet ses vermişti.

"Ağh, çok tatlısınız. Sizi görünce benim de sevgili yapasım gelmedi değil."

"Yanlış anlamışsın, biz sevgili değiliz." Ben hızlı bir şekilde ortaya atılan cümleye itiraz ederken Sehun da dudaklarını yapmacık bir şekilde büzüp benimle uğraşmaya başladı.

"Neden öyle söyleyip arkadaşımın hayallerini yıkıyorsun? Bırak bizi sevgili sansın. Yakışırız nasılsa..." Sonuna doğru ukala bir tavırla sırıttığında içimden keşke öyle olsa demekle yetiniyordum. Sonuçta sadece öylesine söylenmiş bir konuydu ve her ne kadar öyle olmasını her şeyden fazla istesem de gerçekleri hepimiz biliyorduk.

"Üzgünüm, Kyungsoo." Başımı arkadaşına çevirip gülümseyerek özür dilediğimde Kyungsoo'nun bir anda kaşları çatılmıştı. Hemen ardından ise başını yana eğip yüzümü inceledi ve çattığı kaşlarını havaya kaldırarak şaşırmış bir ifadeyle Sehun'a baktı. Ve bu hareketine bakılınca diyebileceğim tek bir şey vardı.

Sanırım her şeyi hatırladığı o an gelip çatmıştı ve ben dibe batmak üzereydim.

"Luhan, bana banyoyu gösterir misin?" Kyungsoo gözlerimin içine bakarak söylediğinde onunla konuşmak adına bir fırsat yakaladığım için hızlıca ayağa kalktım. Ne anladığını ya da hatırlayıp hatırlamadığını öğrenmem gerekiyordu. Sehun ise çok aç olduğunu söylediği için yemeğine gömülmüşken Kyungsoo'nun bu isteğiyle beraber çubuklarını bırakıp o da ayağa kalkmıştı.

ANUNCIOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin