**Tipini kemirdiğim sincabım Shownu'nun şarkısı da Sehun'un hislerini anlatıyor, sözlerine bakabilirsiniz.
Ha bu arada Monsta X sevin, sevdirin çünkü bebeklerim çok özel çocuklar ♥**
Sehun'un ateşini kontrol edip onu izleyerek geçirdiğim uzunca bir geceden sonra sabaha karşı ateşinin düşmesiyle ben de kendimi birkaç saat uykuya teslim etmiştim. Yani aslında bu durum için uyuyakalmıştım demek daha doğru olurdu çünkü hamile olduğum için hemen yoruluyor ve kendimi uzun süre ayakta tutamıyordum. Yine de gece boyu uyumadan aynı şekilde yatmaya iyi bile dayanmıştım.
Dinlenmek için uyuduğum birkaç saatin sonunda kendime geldiğimde karşımda yan yatarak bana bakan Sehun ile göz göze gelmek kesinlikle en güzel uyanma biçimiydi. Ayrıca bir de bana bakışları geceki gibi baygın olmadığı için durum ekstra güzelleşiyordu ki bu da beni gülümsetmişti.
"Sehun... Günaydın, nasıl hissediyorsun? İyisin, değil mi?"
"Daha iyiyim diyebilirim. Ama dün gece..." aklına bir şeyleri getirip gülümsediğinde ne diyeceğini dikkatle beklemeye başlamıştım. "Uyanıp seni karşımda bulduğumdan beri düşünüyorum da... Dün gece söylediklerin gerçekti, değil mi? Yani... Beni affettin mi?" Başımla onu onayladığımda her ne kadar boğazı yüzünden zoraki konuşsa da ben onun ne dediğini anlayabiliyordum.
"Evet. Evet, affettim."
"Yani, tekrar gitmeyeceksin?" içinde hala bu konuyla ilgili korku olduğunu hem bakışları hem de ses tonu rahatlıkla belli ederken başımı bu sefer de olumsuz anlamda sallamıştım.
"Hayır, tekrar gitmeyeceğim."
"Luhan, ben özür dilerim. Tekrar ve tekrar... Gerçekten çok pişma-" Sehun yeniden özür dilerken elimle dudaklarına dokunup onu susturdum.
"Daha fazla ağzından bu cümleyi duymak istemiyorum, Sehun. Seni gerçekten affettim ve pişman olduğunu rahatlıkla görebiliyorum. Hem bu olay da ikimiz de hatasız değiliz ki benim de sana karşı yanlış tavırlarım oldu. Hatta ben de bu yüzden senden özür dilerim ve son olarak... Bir daha bu konuyu konuşmasak olur mu? Ne de olsa arkadaşlar arasında ara sıra yanlış anlaşılmalar olur." Sehun'a yanındayken arkadaşmışız gibi davransam da içimden bu acılı ironiye fazlasıyla gülüyordum. Sonuçta ben arkadaş olabilmek için ona biraz fazla aşıktım.
"Arkadaş mı?" Bu sorduğu soruyla beraber 'öyle olmadığımızı mı düşünüyor' diye endişelendiğimden bir parça yüzüm düşmüştü ki Sehun gülümseyerek devam ettiğinde hızlıca kendimi toparladım. "Arkadaşız tabii. Birbirine değer veren, iyi arkadaşlar..." Sehun söyler söylemez bana dönük bedenini tavana bakacak şekilde çevirdikten sonra birkaç kez arka arkaya sağlam bir şekilde öksürmüştü. Zaten sesi de böylesine kısıkken onun ciddi derecede hasta olduğunun farkındaydım ama şu öksürükleri... Onlar berbat hissetmeme neden oluyordu. Öyle ki kendim öksürsem bu kadar canımı acıtamazdı sanırım.
Yine de bir şey söylemeyip öylece ona ayak uydurarak sakince yatıyordum. Bir süre sessizce yattıktan sonra gözümü kaşıma isteği ile elimi hareketlendirmiştim ki bu durum Sehun'un hala tuttuğu elimi daha da sıkıp bırakmamasıyla sonuçsuz kalmıştı. Sahi geceden beri hala elimi bir kez dahi olsa bırakmaya yeltenmeden tutmaya devam ediyordu.
O anda daha fazla sıktığı için iç içe geçmiş uyumlu ellerimize kısa bir bakış attıktan sonra bakışlarımı Sehun'a çevirdiğimde umursamazca omuz silkip mırıldanmaya başlamıştı.
"Ben bu kadar çok hastayken neden gece yanımda yattın? Odanda olmalıydın, sana da bulaşması tehlikeli olabilir." Tam da bunun üzerine anlaşmışlar gibi gelen hapşırıkla beraber Sehun aniden bana dönmüş ve elini alnıma koymuştu. "İşte... Hapşırdın! Neden yanımda kaldın ki? Ağh, kahretsin benim yüzümden hasta olacaksın." Sehun hakkımda son derece sevimli bir şekilde endişelenirken onu bu haline gülümseyerek aklımdan geçenleri dürüstlükle dile getirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANUNCIO
FanfictionÇünkü bu resmen 90+3'de atılan ve kaderi değiştiren korkunç bir goldü.