Hikayenin tüm hakları şahsıma aittir. Çalınma vs işlemler olduğunda yasal işlem başlatılacaktır.
Keyifli okumalar...
(Lütfen buraya okumaya başladığınız tarih ve saati bırakın. )
*
Yarım saat boyunca elimde tuttuğum telefonu sonunda icraata geçirmeyi karar kıldım. Rehberden evin telefon numarasını bulup sağa doğru kaydırdım. Belki bu konuşma sonunda kendimi tükenmiş hissedecektim ama en azından hasretimi bir nebze olsun dindirecektim. Pek tatmin edici olmasa da değecekti.
Telefonun açıldığını kesilen ditleme sesinden anladım. Bir umut ses gelmesini bekledim. Oysa adım kadar emindim gelmeyeceğinden. Koca bir iç çekip yeşeremeyen umudumun üzerine toprak serptim.
"Annem, meleğim." Sesimi her ne kadar güçlü tutmaya çalışsamda dayanamamış sonuna doğru çatallaştırmıştım.
"Annem,nasılsın ? " Ses gelmeyeceğini bildiğim için duraksamadan devam ettim.
"Babam iyi bakıyor değil mi sana ? Tabi bakıyordur. Sen onun biricik karısısın. Senin için gözü kapalı ölüme bile gider o " Bir an düşünmeden konuşmuştum. Neden ölüm kelimesini kullanmıştım ki! Ah aptal kafam, ah...
"Nasıl özledim sizi bir bilseniz. Tek derdim bu anne. Size olan özlemim. Senin sesini özlüyorum. Senin kokunu özlüyorum. Babamla balığa çıkmalarımızı özlüyorum. Ama az kaldı, dayan tamam mı meleğim? Dört ay anne. Sadece dört ay sonra yanınızdayım. Evet yine ayrılmak zorunda kalacağız ama olsun. En azından hasretimizi dindirmiş olacağız değil mi ? Senin bana öğrettiğin gibi anne. Buna da şükür."
Gelen gözyaşlarımı hızlıca def ettim. Zira şuan hiç sırası değildi.
"Benim için endişelenmiyorsun değil mi ? Sakın anne ! Sadece kendini düşün ve canını sıkma tamam mı ? Ben burada gayet iyiyim. Dersler zor ama idare ediyorum.En kısa zamanda mezun olup bir daha hiç ayrılmamak için çabalıyorum. Bu arada telefonu sen açtığına göre babam evde yok galiba. Olsun. Sonra yine ararım ben. Ama şimdi kapatıyorum."
Gözyaşlarım akmaya başlamıştı ama bunu sesime yansıtmamayı başardım.
"Seni seviyorum meleğim. Hadi şimdi kapat. Yine arayacağım."
Çağrıyı sonlandırdığımda kendimi sıkmayı bırakıp olduğum yere çöktüm. Dizlerim tutamaz olmuştu beni. Her konuşmamızda böyle oluyordum. Ona her ne kadar kendini üzme diye sayıklasamda kendim bizzat bunun aksini yapıyordum. Aradığıma pişman olmuştum bile. Ben bu haldeysem kim bilir o nasıldır ? Hadi ben konuşarak rahatlayabiliyorum. Peki o nasıl rahatlıyordur ? Kahretsin ! Gerçekten aramamalıydım.
Nefesimin daraldığını hissettiğimde hızlıca balkona koştum. Kapıyı açıp kendimi dışarıya saldığımda, yüzüme çarpan havadan derince içime çektim. Ne kadar bencildim böyle. Onu sırf kendi menfaatim için üzmüştüm. Babam uyarmıştı halbuki ben aramadan arama diye tembihlemişti durmadan. Kötü oluyordu çünkü annem. Lanet olsun ! O evde yalnızdı.
Hızlıca odaya koşup telefonu elime aldım. Böyle bir düşüncesizliği nasıl yapmıştım. Babamın numarasını bulup sağa kaydırdım. İkinci çalışta açılmıştı.
"Evlat, hayırdır ? "
"Baba çok özür dilerim. Ben dayanamadım ve evi aradım. Sanırım sende evde değildin. Üzgünüm, gerçekten." Tek nefeste telaşla konuşmuştum.
"Tamam evlat sakin ol bakalım. Eve yakınım. Ama seni uyarmıştım kızım. Annen bizim kadar güçlü değil, kaldıramıyor." Evet evet biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİPSİZ
RomanceBaşlama Tarihi: 27.10.16 Romantizm#4: 03.02.17 Hikayenin ilk bölümleri yıllar öncesine aittir. Gelişmemi izlemek istediğim için bu bölümlere dokunulmamıştır. Bir varmış bir yokmuş diye başlattı bir kadın masalı. Bir varmış bir yokmuş diye devam etti...