Bölüm 40:

27.1K 1.1K 110
                                    

Keyifli okumalar♥

"Sikeyim." Dedi üçüncü kez. Merdivenin son basamağını inip Savaş'la göz göze geldim. Onu gördüğüme şaşırmıştım.

"Sikeyim."Dedi dördüncü kez. Uluç, Savaş'ı kapının önüne bırakılmış bir köpek gibi ensesinden tutup evin içine aldı. Kapıyı güçlü bir şekilde kapattı.

"Sana kim gel dedi lan? Siktiğim. Nerden biliyordun sen burayı?" Savaş hoşnutsuzca Uluç'un ensesindeki eline baktı. Bir an bu hareketinden dolayı Uluç'un onu bırakacağını sandım ama Uluç onun vermediği cevabın her saniyesinde daha çok sinirlendi. Savaş'ı kapattığı kapıya yasladı.

"Niye geldin oğlum söylesene."Savaş sanki konuşmamaya yemin etmiş gibiydi.

"Abi gidecek başka yer bulamadım. Nejla'yı aldılar." Uluç Savaş'ı dahası olabilirmiş gibi kapıya daha da bastırdı.

"Kim aldı?" Yüzünü tam olarak göremesem de çenesinin kasıldığını yan profilinden görebiliyordum.

"Ensar ve adamları. Ben kaçtım."Uluç duraksadı. Uluç'un geniş omzunun izin verdiği kadar Savaş'ın yüzüne baktım.

"Kaçtın mı? Şerefine..."Savaş'ı ensesinden tutmaya bir son verdi. Kendini kontrol etmeye çalışıyor gibiydi. Ensar ve adamları derken Savaş'ın tam olarak kimi kastettiğini bilmiyordum ama Uluç telaşlanmış gibiydi. Zaten kafasının hala yerinde olduğunu düşünmüyordum. Belki de bu yüzden tepkilerini net bir şekilde görebiliyordum. Normalde olsa adım kadar emindim Uluç'un kamufle edeceğini.

"Nejla'ya ne yaparlar biliyorsun değil mi? O kız bizimleydi."İstemsizce kaşlarım çatıldı.

"Ne yapacaklarını biliyorum abi. Yakalansaydım bana da ne olacağını biliyoruz."Uluç, Savaş'ın haklı olduğunu biliyor olmalıydı çünkü Savaş'ın üzerine daha fazla gitmedi. Savaş Uluç'un parmaklarının yarattığı kırışıklığı hoşnutsuzca düzeltti. Gerçekten sıkıntılı görünüyordu.

"Hadi kaçtın, buraya niye geldin ?" Savaş omuz silkti.

"Aklıma gidebileceğim başka bir yer gelmedi. Başım sıkıştığında buraya gelebileceğimi söylemiştin. Burada olduğunuzu da bilmiyordum." Uluç söyleyecek bir şey bulamıyormuş gibiydi. Geriye dönüp beni gördüğünde vücuduna yayılan siniri ben bile hissettim.

"Sikeyim."Dedi yeniden. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu.

"Anka burada! O buradayken riske atamam. Takip edilmediğinden emin misin?"Savaş'la göz göze geldim. Tedirgin olmak istemiyordum. Uluç'un o suratsız halinin işime geleceğini başka zamanlar için hatırlatma durumuna getirdim ve onun endişesini hissetmemeye çalıştım.

"Tehlikeliler mi?"Dedim. Uluç bana cevap vermedi. Savaş durumun ne olduğundan tam olarak emin olmadığı için kesin bir şey söylemek istemiyor gibiydi.

Uluç salona doğru ilerledi ve içkilerin yığılı olduğu dolabın altındaki gözü açtı. Birkaç metal sesin ardından beline silah sıkıştırtı. O silahı en ufak bir tereddüt dahi etmeden kullanacağını bildiğimden huzursuz oldum.

"Gidiyoruz."Doğrulmuş doğrudan gözlerimin içine bakmıştı. Odada bıraktığım telefon aklıma geldiğinde merdivenleri yukarı tırmanmaya başladım. En fazla beş basamak çıkmıştım ki Uluç'un tok sesi beni durdurdu.

"Duymadın mı? Gidiyoruz. Hemen."Ona bana verdiği telefonu almak için odaya  çıktığımı söylemek için geriye döndüğümde Savaş'ın eline silah verdiğini gördüm.

"Sen bizimle gelmiyorsun. Takip edildiysen hedef şaşırtacağız. Geldiğin yolu kullan." Savaş silahı beline koydu.

"Nereye gideceğim ?"Uluç burnundan soluyordu.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin