Bölüm 11: Neden,

40.9K 1.8K 82
                                    

Hey sevgili okuyucular ? Size bir iki soru sormak istiyorum desem ?

Öncelikle tam tamına 11 gün boyunca bölüm atmadığım bir gün olmadı, bir alkış hakettim ha ? Tabi siz alkışlarınızı bana doğrudan maalesef duyuramıyorsunuz. Bu yüzden lütfen vote ve yorum verin ki azıcık kendime gaz vereyim.

Bunların dışında beni takip etmeyen varsa lütfen takip edin çünkü bazı okuyuculara bölüm attığım halde bildirim gitmediğini öğrendim. Beni Takip ederseniz haber akışında beni görebilirsiniz,  bu da sizi Nerede bu bölümler demekten kurtarır.

Bununda dışında en sevdiğiniz karakter kim ? Çok merak ettiğimi şuraya iliştireyim.

Bu kadar :)

Keyifli okumalar ♥

Kolumdan tutup acımasızca sürüklemesine izin verdim. Ne yapabilirdim ki ? Nereye geldiğimizi bilmiyordum ama burası bodruma benziyordu. Öyle herhangi bir bodrumda değildi. Psikopat filmlerindeki yerlere benziyordu ve ben şuan ölümüne korkuyordum. Uluç'un ayak sesleri bu izbe yerde tok sesler bırakırken ağlamamak adına tüm gücümü kullanıyordum. Uzun bir koridorun sonunda sağa doğru dönerken bir adam karşıladı bizi. Adam bir bana bir Uluç'a bakarken Uluç beni hafifçe öne itti.

"Serkan al bunu." Dedi. Korkuyla Uluç'a dönerken ne yapıyordu anlamaya çalışıyordum. Serkan dediği adam tek kaşını kaldırıp beni kolumdan tutatacak olduğunda geriye doğru kaçtım. Vücudum Uluç'un vücuduna çarparken çaresizce onu izledim. Ne yapmaya çalışıyordu ? Bu adam psikopat mıydı ? O güzel yüze bu hiç ama hiç yakışmıyordu.

"Elinden kaçırırsan ölümün benim elimden olur. Anladın mı ?" Dedi. Artık yeterdi !Sessiz kalmamalıydım. Neden sesimi çıkaramıyordum ben bu adamın yanında ? Neden her dediğini kuzu kuzu yerine getiriyordum? Uluç'a nefret dolu gözlerle baktım. Bu herif psikopat manyağın tekiydi.

"Beni burada zorla tutamazsınız. Hakkınız yok buna!" Elimde olmadan bağırdım. Sesim boş koridorda yankılanmıştı. Birkaç fare ve yarasa sesi geldiğinde gözlerimi iri iri açtım. Şakaydı değil mi ? Uluç korktuğumu anlamış olacak ki keyiflendi.

"Serkan gördün mü ? Prensesimiz farelerden ve yarasalardan korkuyor. Ona kıyak geç ve birbirlerini en iyi tanıyabilecekleri yere koy." Dedi. Sonra bana bakmadan arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. Serkan denilen adam tekrar bana doğru yöneldiğinde çığlık attım. Gözüm Uluç'taydı. Tüm bağırışlarıma rağmen dönüp arkasına bakmamıştı bile. Yapamazdım. Burada bir gece kalırsam kafayı yiyeceğimi biliyordum. Korkudan dolayı gözümden akan yaşı çabucak sildim.

"Uluç dur!" Diye bağırdım. Olduğu yerde dururken ne zaman yaktığını bilmediğim sigarasının dumanını havaya doğru üflüyordu. İlerde yanıp yanıp sönen lamba ortamın atmosferine ayak uydururken devam ettim.

"Lütfen. Bırak gideyim." Kafasını yere eğdi ve sağa sola salladı. Yoluna devam ederken artık titriyordum. Beni burada bırakamazdı. Ben burada kalamazdım. Pes ettim. Bu adam sandığımdan kötüydü ve ben bu adamın standartları altında ezilir, kaybolurdum.

"Tamam." Dedim çaresizce." Ne istersen yapacağım. Lütfen. Bırakma beni." Uluç bu sefer işine gelen cümleler kurduğum için yönünü bana dönmüştü. Bakışlarımla gözlerinde insani bir duygu kırıntısı aradım ama hiçbir şey yoktu. Serkan dediği adam kolumu tutarken Uluç adama öyle bir baktı ki temas ettiği kolumdan uzaklaşıp iki adım geriye gitti. Bakışları tekrar bana döndüğünde ufak bir hareketle gelmemi işaret etti. İçimdeki tüm tiksintiyle ona doğru ilerlerken Melisa'nın muhteşem planının başıma daha neler getireceğini düşünmeye başladım. Tek umudum en azından birimizin güvende olduğuydu.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin