Bölüm 42: Gerçek,

27.1K 1.2K 163
                                    

Olaysız bir bölüm. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

Birde instagram kullananlar için bir öneri yapmak istiyorum. İnstagram'da grup kuralım mı? Wp grubu biraz sıkıntı yaratıyor ki zaten benimde dahil olduğum küçük ama herkesin birbirini tanıdığı bir wp grubu var. Numara sıkıntısı olmaması için ve herkesin sorunsuz bir şekilde katılabilmesi için instagram daha kolay.

İsteyenlerin, _eleutheromania_1 Hesabına ulaşıp bana dm atmaları yeterli. Görüşmek üzere.

Sesler, bedenime ulaşmaya çalışıyordu. Bedenimi kaldıran kuvvet ruhumun kıyısında yüzüyordu. Tıpkı işgalcileri andıran farklı bir güç beni o kıyıdan alıp kendi kıyısına katmak istiyordu. Saçlarımı hissediyordum. Bedenim üzerinde dolanan ellerin varlığını hissediyordum. Bir ses duyuyordum ama o sesin kime ait olduğunu anlayamıyordum.

Bedenimi bir doluluk ele geçirmiş gibiydi. Büyük bir hazımsızlığı midemde hissediyordum. En son ne zaman düzgün bir yemek yediğimi hatırlayamıyordum. Birilerinden bir şey çalıp onu yemiş olamazdım. Bu hazımsızlığın başka bir nedeni mutlaka olmalıydı.

"Anka buradayım."Sesi yine duydum. Bu sefer kelimeleri seçebilmiştim. Birileri, tıpkı ellerinin bedenimde dolaştığı kimse gibi bana ulaşmaya çalışıyordu. Nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım. Kalbimin en son hissettiği duyguyu sezmeye çalıştım.

Seni suçlamam Uluç.

Uluç. Hatırlıyordum. Bana, birleşen harflerin çağrıştırdıkları anlamı biliyordum. Kendimi de, ailemi de, onu da biliyordum. Bilmediğim tek şey en son ne olduğuydu. Onu neden suçlamamam gerektiğiydi.

Dudaklarımda ve yanaklarımda bir baskı hissettim. Midemdeki hazımsızlık hareketlendi. Bu baskıyı o kadar kuvvetli hissettim ki hazımsızlık hareketliliğini boğazıma kadar çıkarıp orada düğümlendi.

Düğüm.

Sırtımdaki dövme sızladı. En son kendine düğüm atmıştı. Sonra düğüm attığı kolu boğazıma dolanmış beni kendine yaslamıştı. Sonra onu suçlamamam gerektiğini söylemiştim. Tabii ki onu suçlamayacaktım.

Midemden hareketlenen hazımsızlık dudaklarımdaki baskıya daha fazla direnç gösteremedi ve acı, bir sıvı şeklinde dudaklarımdan dökülmeye başladı. Deli gibi öksürmeye başladım.

Uluç beni kucağına çekip yan çevirdiğinde kolunun birini yine boğazımın altına yerleştirmişti. O noktada her şeyi hatırladım. Belki de hazımsızlık bana bir şeyleri unutturur gibi olmuştu. Şimdi onu bedenimden attığım da yerini gerçekler alıyordu.

Dudaklarımdan acı bir sıvı dökülmeye devam etti.

"Buradayım."Dedi. Beni yere iyice eğdirdi.

Buradaydı. Tıpkı kulağımdaki uğultular gibi.

Biraz doğrulmak adına hareket etmeye çalıştım ama koluma dolan sızı beni yere daha çok eğilmeye itti. Uluç benim düşmeme izin vermeden önce boğazımın etrafından geçirdiği kolunu kullanarak beni geriye yasladı ve yere yan bir şekilde yatırdı. Ilık bir sıvının göğüslerime doğru aktığını hissettim. Gözlerim koluma kaydığında bunun nedenini çoktan anlamıştım.

Yaralanmıştım. Düşerken hissettiğim acının nedeni de buydu. Uluç beni kalkan olarak kullanmıştı.

Seni suçlamam Uluç.

"Seni suçlamam Uluç."Kendi kendime istemsiz bir şekilde fısıldamıştım. Nedensiz bir şekilde ağlamak istiyordum. Aslında değildi, nedensiz değildi.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin