Bölüm 17: Ortak hisler: Öfke,

45.2K 1.6K 59
                                    


Uluç'un dinlediği müziği multimedyaya bırakıyorum. ( Şuan da bir sorun olduğu için daha sonra yeniden deneyeceğim.)

Vote ve yorum bırakmanızı önemle rica ediyorum. Gerçekten benim için önemli.

Bölüm sonunda bana bölümde sevmediğiniz şeyler olursa söyleyin, aynı şekilde sevdiğiniz şeyleri de ;)

Sizleri seviyorum♥

Keyifli okumalar.

Uluç arabanın içini klasik bir müzikle doldurdu. Bu kadar sakin kalabilmeyi bu şarkılara borçlu olup olmadığını merak ediyordum. Uluç genellikle sözü olmayan müzikler dinliyordu. Bu yüzden tercih ettiği enstrüman piyanoydu ve bu beni gerçekten şaşırtıyordu.

Tamam korkutucu adamlar klasik ya da piyano dinlemez demiyordum ama o korkutucu cüsselerinin gerisinden bakıldığında bu biraz şaşırtıyordu.

Beni etkilemeye çalışma gibi bir amacı olmadığını da biliyordum. Bu fikir bile beni güldürürken kıkırtımı bastıramadım. Uluç'un duyup duymadığını anlamak için ona baktığımda dikiz aynasından beni izlediğini gördüm. Gözlerini yüzüme dikmişti. Onun bana böyle bakması içimdeki kanı donduruyordu. Hem korkup hem merak ediyordum. Ve bu merak hep baskın taraf oluyordu.

Ondan bakışlarımı çekmediğim süre içinde o da bunu bozacak bir şey yapmadı. Arabanın içindeydik ve Uluç normal şartlarda yavaş sayılmayacak bir şekilde araba kullanıyordu. İzbe sokakları geçtiğimizi biliyordum. Bir araba olmasa bile karşıdan karşıya geçen birine vurabilirdi. O bana bakmayı sürdürürken bakışlarımı dikiz aynasından çekip yola çevirdim. Kimse yoktu ve etraf derinlere dalan sokakların başı hariç sokak lambaları sayesinde karanlık değildi.

Bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde bana iyi niyetli olmayan bir sırıtışla baktı. Ne tepki vereceğimi mi test etmişti ? Kafasını sağa sola sallayıp yeniden önüne dönmeden önce hiç beklemediğim bir şekilde benimle konuştu.

"Bu müzikle birini öldüremem. O yüzden telaşlanma. "Bakışlarını dikiz aynasından çekmişti. Artık yola bakıyordu. Söylediklerine aldırmamaya çalışsamda kaşlarım çatık bir şekilde onu izledim. Ölümü bu kadar basite indirgemesi beni korkutuyordu.

Uluç'un yüzü uzun ve inceydi. Kemerli ve ince bir burnu vardı. Bir erkeğe göre belirgin elmacık kemikleri vardı ve üst dudağı ince ve sert dururken alt dudağı daha dolgun ve yumuşak görünüyordu.

Kaşları gözünün üzerine doğru baskındı ve bu ona sürekli sinirli ya da kaşları çatık bir ifade veriyordu. Gözleri ise yüzü gibi uzundu ama iriydi. Sıra saçlarına geldiğinde Uluç olduğu yerde kıpırdadı. Dikkatim dağıldığı için dikiz aynasından ona baktığımda yine bana baktığını gördüm.

"Kes şunu. "Onu incelediğimi görmüştü. Ne yani gerçekten rahatsız mı olmuştu ? Gülmek istiyordum. Kahkaha atmak istiyordum.

Ona bakmayı sürdürdüm. Onu rahatsız etmek hoşuma gitmişti.

"Sana şunu kes dedim." Aldırmayıp devam edecek olduysamda son söylediği şey ile bundan vazgeçtim.

"Eğer hemen kesmezsen arabayı durdurur seni bagaja atarım. "Bu fikir hoşuma gitmediği için gözlerimi onun üzerinden çektim. Arada kaçamak bakışlar atsamda yakalanmamaya özen gösteriyordum.

Ben ona kaçamak bakışlar atmayı sürdürürken Uluç müziği kapattı. Önce yakalandım sanıp telaşa kapılsamda sonra Uluç sessize aldığı telefonu açınca rahatladım.

"Söyle. "Bana kızıp kızmamasını önemsemeyerek doğrudan ona baktım.

"Ne zaman gelmiş ?" Sesindeki gerçek gülümsemeyi işitince kaşlarım ister istemez çatıldı. Aynada göz göze geldiğimizde ne diyeceğini umursamadan ona bakmaya devam ettim.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin