Bölüm 24: Yakınlaşma,

43.1K 1.9K 218
                                    

Bu bölümü sevgili Maviliyazr a ithaf ediyorum. Güzel yorumların ve desteğin için teşekkür ederim. ♥♥

Keyifli okumalar ♥♥ (bölüm sonunda Uluç'un resmi var. )

+70 yapar mısınız ?

Ay.

Doğmayı saatler sonrasına ertelemiş, eteklerindeki ışığı çoktan gökyüzüne serpiştirmişti. Milyarlarca insan aynı çatı altındaydı. Küçükken yıldızların insan olduklarını ve bize gökyüzünden baktıklarını sanırdım.

Şimdi de işler pek değişmemişti çünkü baktığım her yıldız, adını bilmediğim, daha önce hiç görmediğim insanların dileklerini taşıyordu. Belkide dileklerin kabul olması için o yıldızın rızası olmalıydı ? Belkide kayan yıldız, sahibine iniyordu. İnsanlar iyi şansa inanırdı. Belki de iyi şans dediğimiz şey yıldızların parıltısıydı.

Şimdi bir dilek tutsam ve onu bir yıldıza göndersem kabul eder miydi ?

Kapı sesi tüm gücünü kullanarak beni bu işten vazgeçirmek için çaldı. Dikkatim dağılmıştı. Uluç'un ne yaptığını bilmiyordum. Bu yüzden kapıyı açmak için hareket edip etmemek arasında kaldım. Eğer hâlâ banyoda ise kapıyı mecburen ben açacaktım. Gözüm odanın içinde saat aradı. Buraya geldiğimizde hava iyice kararmıştı ama saat geç değildi. Komidinin üzerinde duran saate baktığımda saatin on'u geçmiş olduğunu gördüm. Uluç çoktan çıkmış olmalıydı. Kapı yeniden çaldığında oflayarak ilerlemeye başladım.

Evin yeni olması yadırgamama sebep oldu,  bu yüzden ara hole ilk çıktığımda ne tarafa gideceğime bir an karar veremedim. Gözüm sağ tarafta olan siyah kapıya iliştiğinde koşar adımlarla ilerlemeye başladım. Kapının yeniden çalmasını istemiyordum.
Kimin gelmiş olabileceğini düşünerek ve Melisa'nın gelmiş olmasını ümit ederek kapının kolunu kavradım. Melisa fikri beni heyecanlandırdığı için biraz hızlı davrandım. Tam kapıyı açacağım sırada Uluç'un huysuz çıkan sesi beni durdurdu. Dönüp ona baktığımda donakaldım. Ben çıkarken orada olmadığına adım kadar emindim.

Banyodan yeni çıkmıştı. Vücudunun belli yerlerinde kurumamış su damlacıkları vardı. Siyah kot pantolonu üzerinde, bir elinde tişört ile olduğu yerde çatık kaşları ile bana bakıyordu.

"Ne yapıyorsun sen ?" Karşımda yarı çıplak durmayı umursamadığı belliydi ama ben onun yerine umursamış ve kızarmıştım. Kulaklarımın ısındığını ve kızardığını hissedebiliyordum. Neyseki saçım açıktı da kulaklarımı kapatıyordu.

Konuşmak için acele etmeyerek işaret parmağımla kapıyı gösterdiğim sırada kapı yeniden çaldı. Konuşmama gerek kalmamıştı.

"Neyin içinde olduğunun farkında mısın sen ? "Hızlı adımlarla bana doğru gelip, sağ bileğimden kavrayarak kendi bedeninin arkasına geçirdi. Şimdi onun eli bileğimdeyken ve üzeri çıplakken utanmamak elde değildi. Diğer bir yandan Uluç bana bedenini siper ediyordu. Bu hareketi beni şaşırtmıştı.

Uluç kapının deliğinden bakıp bileğimi serbest bıraktı. Kapıyı açmadan hemen önce son kez bana döndü.

"Beynini yerde kanlar içinde bulmak istemiyorum. "Hiçbir şey hissedemedim çünkü Uluç'un dinleyememiştim. O böyle çıplakken ve dibimdeyken beyin fonksiyonlarım ihtilal çıkarmıştı.

Uluç kapıyı açıp kendisine uzanan poşeti teşekkür etme nezaketi göstermeden aldı ve kapıyı bana uyaran gözlerle bakıp geri kapattı.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin