Kıyamamak

3.2K 203 38
                                    

''Zehra hanım! Mert!'' nerdesiniz diyerek arabadan içeri koşturarak girmişti ömer. Mert kimdi? Oğlu muydu acaba? Onun için çok önemli olduğu kesindi ama. Neyse ben onu kızdırmadan arkasından koşturarak içeri girdiğimde ömer'in bir çocuğa sımsıkı sarılmış olarak gördüğğümde şaşırmadım değildi şimdi. Daha da merak etmiyor değildim. Kesin oğluydu yoksa neden bu kadar endişelensin ki? Hem baksana çocuk da nasıl sıkı sıkı sarılmış kesin babası. Ben böyle kendim düşüncelere dalmış gidiyorken ufak çocuğun bana ''sen de kimsin?'' sorusu ile kendime gelmiştim. Çocuğa sadece bakakalmış ne diyeceğimi bilemezken birden ''ben babanın arkadaşıyım'' dedim. Ay ne dedim ben. Babanın arkadaşı mıyım dedim? Şu çenemi bir tutamadım. Normalde böyle patavatsızlıkları nihan yapardı ama ben nasıl yaptım cidden şaştım. ^Üzüm üzüme baka baka^ adlı deyimimiz bize çok güzel örnek olmuştu. Ay ben gene daldım kendi kendime konuşuyorum susturun beni. İmdat!

Ömer dediğim cevabın üzerine kahkaha atarken ben ise tek kaşımı kaldırmış ''neden gülüyorsun? Komik bir şey söylemedim!'' diye kaşlarımı tamamen çatarak konuştum. Ömer kızdığımı anlayınca gülmesini kesip ''mert benim oğlum de'' lafını tamamlayamadan ''buraya gelsene'' dedi küçük çocuk. Ay sanane kızım elin mafyasından çocuğundan sen bak buradan kurtulmaya diyerek hiçbir şey olmamış gibi yavaşca yanlarına gittim.

Küçük çocuk elini uzatarak ''yanıma oturur musun?'' dedi. Normal şartlar altında hemen giderdim. Çocuklar benim bu hayatta değer verdiğim şeydi. Bende yurtta büyüdüğüm için çocukalrı anlayabiliyordum. ''Tabii'' diyerek koltuğun ucuna oturdum. Tabi bu arada ömer denen eşkiya bizi izliyordu. 

''Senin adın ne?'' diye sordu küçük çocuk. Ömer'e dönüp baktıktan sonra yüzüme en sevimli halii de koyarak ''Defne tatlım'' dedim. Ömer yanımızdan kalkıp giderken ''ben hemen geliyorum'' diyerek yanımızdan ayrıldı. İyi ki de gitti o var diye soramıyordum konuşamıyorum. ''Senin adın ne yakışıklı?'' diye sordum bende. ''Mert, Mert İplikçi'' dedi adının mert olduğunu öğrendiğim çocuk. ''Çok mutlu oldum mert tanıştığımıza'' dedim yanağından öperek. Yanağından öptüğümde kendimi geri çektiğimde gözlerinin  kapalı olduğunu gördüm. Gözlerini neden kapatmıştı ki? 

''Abimi nereden tanıyorsun?'' diye sormuştu mert. Benim sormak istediğim sorunun cevabını vermişti hemde. Demek abisi babası değil. O zaman bekardı. ''Ay defne kendine gel. Sanane adamdan!'' diyerek tekrar kendime uyarı çekmiştim. Yüzüme gülümseme ekliyerek ''benim başım belaya girmişti abin de geldi kurtardı beni'' dedim. Anında yüzünde bir gülümseme oluşuverdi. ''Vayy abim senin şimdi kurtarıcın mı? Abim çok iyi biri'' dedi mert. Son cümleyi neden kurmuştu ki? Birden bana öyle bir soru sormuştu ki afallamıştım. ''Eğer rahatsız olmazsan sana bir kere sarılabilir miyim? Aynı annem gibi kokuyorsun'' dedi mert. Şaşırmıştım. Annesi ölmüş müydü yani. Mert tahminen beş yaşlarında filandı. Ah garibim. Mert de benim gibi annesizdi demekki. Ben nasıl kırabilirdim ki şimdi onu. ''Tabii sarılabilirsin sormana bile gerek yok'' diyerek kollarımı ona açarak bana sarılmasına izin vermiştim. 

''Annem de aynı senin gibi kokuyordu. Annem de aynı senin gibi parfüm kullanmazdı'' dedi mert. Beş yaşındaki bir çocuk bunları nasıl biliyordu ki. ''Sen nereden biliyorsun bakayım bunları'' diye sordum. ''Abim bana annemi her gece uyumadan anlatıyor. Onun nasıl koktuğunu oradan biliyorum. Ve sende annem gibi kokuyorsun'' diyerek daha da çok sımsıkı sarıldı bana. ''Biliyor musun bende annesiz büyüdüm ama sen çok şanslısın ben annemin kokusunu bile duymadım onu göremedim'' dedim gözümden bir damla yaş akarak. Kendin benden geri çekerek ''gerçekten mi? Sende benim gibi annesiz mi büyüdün?'' O küçük elleri ile yüzümde ki bir damla yaşı silerek ''Gel seninle yoldaş olalım ne dersin?'' dedi mert. Şaşırmıştım bir kez daha bu çocuk ne kadar şey biliyor böyle? ''Nasıl olacakmış o?'' diye sordum. Bilmiş bilmiş cevap verdi tabi sıpa. ''Bizimle yaşa hem bak senin de kimsen yokmuş benim bir tek abim var abim sana da sahip çıkar. Belki ilerde abime eş olursun bana da bir yenge belki de bir abla'' dedi mert. Ağzım açık kalmıştı. Bu çocuk neler diyordu böyle. Tam cevap verecekken ''Mert akşam yemeğini yememişsin'' diye sesi sert çıkmıştı. 

Kalbe Düşen İlk Cemre;Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin