Sanane!

3K 218 74
                                    

Beni yatağa yatırıp yanıma doğru uzandıktan sonra elleri ile bacağımdan başlayıp gögsüme kadar elleri ile gezerken gözlerini gözlerime sabitlemişti. Gözlerini bir an olsun kırpmıyordu bende öyle. Şuan çok korkuyordum ama gözlerimi ondan kaçıramazdım eğer kaçırırsam daha da ileri gidebilirdi ama gözlerimin içine bakıp onu durdurabilirdim. Yani deneyecektim. Çok terlemiştim öyle bir bakıyordu ki bana karşısında erimemek elde değildi ama olmaz yok olmazdı. Nerede kızım sende bu irade? Hani seni kimse yıldıramazdı? Of ama olmaz ki böyle. Bakma be adam şöyle. Korkuyorum da diyemem ki? Hem ben istemiyordum ki? Tamam hadi aramızda yakışıklı hoş adam diyoruz da bu kadarı da olmaz ki. Yani ben daha kaldıramam yok nasıl kurtulacağım Allah'ım sen yardım et. 

Ben nasıl kurtulacağım diye iç sesim ile konuşurken bana daha da yaklaşmıştı. Yutkundum. Kuruyan dudaklarını ıslattıktan sonra dudaklarını benimkiler ile birleştirdi. Öpmüyordu ah keşke öpüyor olsaydı. Kokumu içine çekiyordu. Öyle naif ve hassastı ki etkilenmemek elde değildi. Ben hala gergin ve kendimi sıkıyordum. Üzerime daha da geldikten sonra öpmeye başlamıştı ama öyle şey gibi değil de narin beni incitmek istemiyormuş gibi. Bir an düşündüm ben yoksa yanlış mı düşünüyorum. Kötü biri değil mi yoksa? Şans vermeli miyim? Ama sonra bana ve aileme yaptıkları aklıma gelince bu düşüncemden hemen vazgeçtim. Beni öperken kendimi geri çektim ve durmasını sonunda başarmıştım. "Bana karşılık ver" diye konuşmasına başladı ilk. Cevap vermedim. Daha çok kudurdu. "Bana cevap ver!" dedi bu sefer. Gözlerinin içine dik dik bakarak "Ne söylememi istiyorsun? Ne duymak istiyorsun!" dedim dik ses tonuyla. Gözlerini kıstı. gözlerimi kıstım. "Neden?" diye sordu. Neden mi? Aklınca ters köşe yapıcak ucu açık bir soru sorarak. Tabiki de yemedim. Cevap vermedim. İstediğim soruyu soracaktı bana. Ben ne hale getirdin farkında değil misin? Madem istemiyorsun neden son ana kadar bekledin?" dedi bu sefer.  "Seni isteseydim seninle zorla değil gönülden isteyerek evlenirdim. Şimdi kalkıp bana neden diye sorma. Seninle evlenirken baştan söylemiştim. Sadece formaliteden bir evlilik olacağını neden anlamıyorsun! Sen bir çocuğun olsun istiyorsan benden ümidini kes!" elim ile dışarıyı göstererek "dışarda seninle olmak isteyen  bir sürü kadın var" dedikten sonra bana sert sert bakıp "bana öyle bakma hiç sen kendin söyledin böbürlenerek dışarda benimle olmak isteyen çok diye" diyerek sert bakmasını da engellemiştim. Sıra üstümden kalkmasına gelmişti. Ben o kadar konuştum ettim adam hala ısrarla üzerimde idi. Kalkmak için hareket ederken beni yatağa itip kendi kalkmıştı üzerimden. Bana parmağını sallayarak "sen ölünceye kadar dek benim karım olarak kalıcaksın! Sen çok zor olduğunu mu düşünüyorsun başka bir kadından çocuk yapmanın? Gider başka bir kadından çocuk yapar o çocuğu alır senin kucağına koyarım! Sana anne der! O çocuğu sever miyim? Sana kalmış. Sen bana o çocuğu sevdirirsen ben de severim ama ben istiyorum ki ikimizin kanını taşısın. Sen dokuz ay karnın da taşı. Sen emzir sana anne desin. Bir aile olalım. Sen sev yada sevme. İste veya isteme. Benden hiçbir zaman kurtulamayacaksın! Kararını ver benim fazla zamanım yok!" diyerek ceketini alıp odayı hatta evi terk etti. Bildiğin lafını söyledi çekti gitti.

Nasıl yapıcaktım ki ben bu dediğini?  İkisinide kabul etmem neredeyse imkansızdı. Bir başkasının çocuğuna nasıl bakabilirdim ki?  Bakmayı bırak nasıl sevebilirdim ben onu. Neymiş ben sevmezsem oda sevmezmiş! Bu adam gerçekten cani. İnsan kendi çocuğunu nasıl sevmez?  Ay defne gene olmayan şey için kendini yiyip bitiriyorsun. Kağıt üzerinde olan evliliği gerçek yapsam nasıl olacak? Sırf kendi benciliği yüzünden aileme sırtımı döndüm. Evet haklı ama annem suçsuzdu. Yok böyle olmucak benim ikinci bir beyne ihtiyacım var. Nihaaaan! Nihaaan diye diye odasına gittim. "Nihan kaysana azcık" diye dürttüm. Gözünü yarı açarak "kızım gene mi ya! Ne arıyorsun sen burada? Ömer nerede?"diye sordu. Daha üzerimi görmedi ondan sakin tabii. "Ya nihan bir kere de yanına geldiğimde ahiret soruları sorma. Gel de ya" diyerek sitem etmiştim. Yurtta da hep böyle yapıyordu. Gözlerini açıp yorganını kaldırarak "gel baş belası" dedikten sonra "ohalar başıma bu ne hal defne!?" diye sordu. Bekliyordum da böyle pat diye sorunca insan şey oluyor. Gözleri ile "yoksa" diye sorar oldu.

Kalbe Düşen İlk Cemre;Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin