Evlat Sevgisi

1.2K 107 39
                                    


Ömerlerin gidişinden sonra İstanbul'daki ev çok sessizleşmişti. Kerem ile sinan o günden sonra daha çok işleriyle ilgilenirken seda ve nihan bir süre yaptıklarının hata olduğunu anlamışlardı. Kaderin değişmeyeceğini bunu kabullenmeyi kabul etmişlerdi. 


Herkes kendi evlerinde işlerini halledip akşam yemeklerini yapmaya mutfağa gireceklerken nihan keremi arayıp gönlünü almak için ne yemek istediğini sormak için aradı. Telefonu uzun uzun çalıyordu. Tam kapatacakken ''efendim nihan?'' sesini duyunca elinde ki bez ile elini beline koyarak ''yemek yapacağım da sen bir şey ister misin diye sormak istedim'' cevabını duyunca kerem bir şaşırmıştı. 


Ses çıkarmadan bir süre durunca nihan 'oradamısın kerem?' merakından sormuştu. ''Yapabilirsen pilav ile karnıyarık'' kısa ve net cevap verdi. Nihan bu cevaba çok sevinmişti çünkü kerem kaç gündür konuşmuyordu nihan ile. 


''Akşama gelirken bir şey istiyor musun?'' sorusunu sprunca nihan mutluluğun sesine yansıyarak ''iki tane ekmek alsan yeterli'' cevabını verip ''tamam akşam geç kalmam'' deyip telefonu kapatmıştı kerem. 


Ramiz ile sinan birbirine bakıp ''barış imzalamışsınız'' göz kırpıp masadaki çay bardağını eline alıp yudumlamaya başlamıştı. Kerem de çay bardağını alıp koltuğuna yayılarak ''Üç gündür aramızda görülmeye duvarlar var. Artık akıllandığını ve bizim değişmeyeceğimizi anladığını düşünüyorum''çayını içerken sinan ''seda da öyle. Üç gündür konuşmuyoruz etrafımda dört dönüyor. Artık anlamışlardır'' kerem de başıyla onayladığında elini şıklatarak ''ama baba sen çok üstlerine gidiyorsun.'' kaşlarını çatıp elinde ki çayı bir dikişte bitirerek konuşmasına devam etti. 


''Üstlerine bu kadar fazla gitme ki bu düğünden sonra balayı olayında da haklılar.'' savunmasını yapınca sinan hemen destek olmuştu kerem. ''Evet yıllar sonra ilk torununu sonra kızını buldun ve unutma ki sen onların kaderini bir tuttun. Nihan senin kızın ise defne de torunun. İkisine de eşit derece de davranmalısın'' konuştuğunda ramizden ses çıkmıyordu. 


''Ne yani ben ayrım mı yapıyorum?'' sorusunu sorarken tek kaşını kaldırmıştı. Kerem ayak ayak üstüne atıp kaşlarını çatıp ''Evet. Daha doğrusu şöyle evet, yeri geliyor nihanı ölümüne savunurken defneyi bir kenara koyup korumaz iken geçen gece ki gibi defneyi koruyup nihanı eziyor olman gibi'' kısık kısık öksürerek önünde ki bardaktan biraz sıvı tükettiğinde konuşmasına devam etti. 


İkisine eşit davran derken şunu kastediyorum. İkisini de al karşına dosdoğru konuş. Onlar beraber büyümüşler. Ve şimdi öğreniyorlar ki koskoca karaeski ailesinin tek mirasçıları. Aslında durum maddiyat değil maneviyat. Şunu farkettim ki sen hiç defneye torunum deyip bir kere sarıldığını görmedim.'' arkasına yaslanıp sinan ''sen gördün mü?'' sorusunu sormuştu. 


Ramiz sinana sorulan sorunun cevabını vermesini bekliyordu. ''Dayı kusura bakma ama görmedim. Daha doğrusu o yaptığımız şeyden sonra defnenin senin yüzüne bakıp sana sarılmasını bile beklemezken..'' ramiz için son nokta olmuştu bu. 


''Tamam yeter!'' derin bir nefes verip kereme dönüp ''ben ne yapmalıyım sence?'' gözlerini kaçırarak soruyu sorduğunda kerem ile sinan cidden şaşırmışlardı. Kerem oturduğu yerde dikleşerek boğazını temizledikten sonra ''sizin yerinizde ben olsam ikisini de alır yanıma oturur konuşurdum. Unutmayın ki biriniz oğlunuzun kızı torununuz, diğeri benim karım sizin öz kızınız. Alın benim her şeyim sizin gibi bir konuşma yapmak yerine sevin. Sevginizi gösterin inanın bu maddiyattan daha iyi gelecektir onlara'' ellerini göğsünün altında birleştirip başka bir kelime etmemişti. 

Kalbe Düşen İlk Cemre;Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin