''Defne ya sanki eksik bir şeyler var ?'' dediğinde korumaların elinde ki torbaları gösterip ''ömer buraya sadece iki parça bir şey almaya geldik sen dükkanı kaldırdın!'' dediğinde ömer gülerek ''az bile az! Benim evlatlarıma az!Hem ben daha bir şey almadım ki? Hele bir doğsunlar sen o zaman gör'' dediğinde elimde ki ve elindeki torbaları korumaya verdiğinde elini karnıma koyarak ''sen bana iki tane değerli pırlanta veriyorsun bunlar ne ki!'' dediğinde ömer'in telefonu çalmaya başlamıştı.
Ömer telefona bakıp ''dayım arıyor'' dediğinde birbirimize bakıp güldüğümüz de ömer telefonu açarak ''he dayı he?'' dediğinde ömer ''neredesiniz oğlum? Mangalı yaktık hadi gelin'' dediğinde dayımın bağırdığını ben telefondan duyabiliyordum.
''Tamam dayı geliyoruz tamam'' dediğinde ömer ''gelirken ekmek alın fırından kerem almamış!'' dediğinde ben atlamıştım. ''Tamam dede alırız sıcak sıcak!'' dediğinde gülüşüp telefonu kapatmıştık.
''Ay ömer haklılar resmen ev de o kadar iş var biz kaçıyoruz resmen'' dediğimde ömer çarpık bir gülüş ile ''sen o evin hanımısın sultanım bırak yapsınlar'' dediğinde yanağımdan kesme alıp sımsıkı sarıldığın da içim kıpır kıpırdı.
Arabaya bindiğimizden eve gelene kadar ömer'in bir eli karnım da diğer eli ise elimin üstünde duruyordu. Ömer'i ilk defa bu kadar heyecanlı görüyordum. Ömer'e bakarak ''Kim istemez mutlu olmayı ama mutsuzluğa da var mısın?'' diye konuştuğum da ömer gözlerini kısıp bana bakarak ''güzel tercih Cemal Süreya ama'' dediğinde elimi öpüp ''Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum... '' dediğinde gülümseyerek ''Nazım Hikmet güzel oldu da senin bu şarkı söyleme ya da şarkı söyleyenleri sevmeni ne yapacağız ömer!?'' dediğimde boğazını temizlemişti ömer.
''Ben türkü seviyorum ama en çok senin sesinden türküleri'' dediğinde kıvırmaya başlamış tam kaçacakken ''bana bak oyarım seni!'' dediğim de gözlerini pörtleterek ''senden gelecek her şeye razıyım ben bebeğim!'' dediğinde yanağına kızarmış gibi vurduğum da sarılmıştı bana.
''Sen benim her şeyimsin be kadın! Ben senin için ölürüm de öldürürüm de sen yeter ki o güzel yüzünü bana dönme'' dediğinde saçlarımı yüzüne doğru sallayarak ''senin yaptığına göre değişir Ömer İplikçi!'' dediğinde arkamdan kafasını salladığını görebiliyordum. Ömer'in telefonu çaldığın da eline alıp baktığın da doktorun aradığını görmüştü. Defnenin annesi hakkında bilgi verecekti diye düşünürken telefonu açıp ''Efendim doktor?'' dediğinde doktor ''ömer bey gece gece rahatsız ediyorum ama size müjdeli bir haberim var'' dediğini telefondan duyuyordum daha doğrusu ömerin yanağına yapıştığım için.
Ömer bana bakıp ''müjdeli mi? Neymiş o?'' dediğinde doktor ''defne hanım uzun bir tedavi altındaydı biliyorsunuz ki artık tedaviye karşılık veriyor yani anneniz artık çok iyi'' dediğinde gözlerim dolmuştu. Annem artık iyileşmişti. Yılların acısını annemle artık çıkartabilecektim.
''Şimdi gelsek alabilir miyiz yani eve çıkartabilir miyiz?'' diye sorduğun da ömere minnetle bakıyordum. Aşkım ya nasıl da düşünüyordu annemi. Ömer'e yapışmış dinlerken doktor istediğim cevabı vermişti. ''Bence olur çünkü defne hanım da çok heyecanlı'' dediğinde ömer kaşlarını çatıp ''peki bundan daha önce neden bahsetmedin doktor!'' dediğinde doktor boğazını temizledikten sonra ''efendim defne hanım öyle istedi size sürpriz olsun diye cidden benim bir suçum yok'' dediğinde ömer ''hazırlayın biz geliyoruz almaya! Sizinle de gelince görüşeceğim!'' dediğinde ömer telefonu yüzüne kapamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/88901434-288-k812515.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Düşen İlk Cemre;Aşk
Action3 masum kız, yer altının en ağır en psikopat ve tehlikeli 3 adam. Defne: Anne ve babası tarafından daha iki aylıkken cami avlusuna bırakılmış camiye gelen biri tarafından bulunup devlete teslim edilmiş ve 18 yaşına geldiğinde sokağa atılan, sokağa...