Defnenin ailesinin artık bir mezarı vardı. İstanbul aile mezarlığında. İplikçi ailesinin hemen karşısında. Ömer arada ki bu yanlış anlaşılmayı çözmesini gerektiğini çok sıkıldığını defalarca dile getiriyordu sinan ve kereme. Aklı kalbi hep İzmirdeydi. Sinan oradaydı ama defnesini özlemişti. Yanında olmayışı onu çok üzüyordu.
Bir gece eski kabadadayıların olduğu mekanı basan ömer ile mi olaylar daha çok karışmıştı yoksa ömerin bu restine karşılık ramiz defneyi izmirden alıp istanbula getirmesiyle mi karışmıştı. Aslında iki olayda da ortalık karışmıştı. Tabi tek sorun ömerin deli gibi ramizi arayıp bulamamasıyla önüne geçene sıkmaya başlayana kadardı.
Ömerdeki pişmanlık şuydu; keşke oraya gittiğinde hepsini orada öldürseydi olmasaydı. Ramizin ise ömere ders vermek istiyor oluşuydu.
|
Ömer bütün adamları toplayarak mekana gittiğinde onu karşılayan masadaki adamlar olmuştu. Ömer memnuniyetler sol ayağıyla kapıya vurarak içeri girmiş karşısına çıkan adamlara ise korumaları karşılık vermişlerdi. İçeri kalabalığa girdiğinde herkes konuşan adama bakmayı bırakmış kapıdan giren adama yani ömer'e bakıyordu.
Ramiz eli ile adamlarını durdurarak ''siz kalabalık bir ortama nasıl gireceğinizi öğrenememişsiniz! Destur be adam!'' diyerek kürsüden inmek için adım atmıştı. Ömer'in kaşlar çatılarak ''sizin hareketleriniz karşısında böyle giriş makbüldür!'' dediğinde ömer ramiz gülmüştü.
''Eee böyle geliş sebebin nedir?'' diye sorduğunda ramiz kaşlarını çatmış yan durmuştu. ''Sen benim neden burada olduğumu biliyorsun! Yeme şimdi beni'' diye konuştuğunda ramiz şöyle bir düşünür gibi yaparak ''Alla alla ben sana ne yapmış olabilirim ki? Kusura bakma çocuk ben sana eğer bir şey yapsaydım şuan karşımda değil tabutta olurdun?'' dediğinde ramiz seslice bir kahkaha atmış diğerleri de destek çıkmıştı bu kahkahaya.
Ömer'in bu cümle karşısında kaşları çatılmış gerilmişti. Elini cebine koyarak ''ben öldüreceğim insanların son bir defa gözlerinin içine bakarım'' diyerek gözlerinin içine bakarak ''Bu gözlere iyi bak seni öldüreceğim!'' diyerek ''sen benim verdiğim hükmü bozdun bunun bedelini ödeyeceksin!'' dediğinde ömer ramiz kaşlarını çatmış dik dik bakıyordu ömere.
Ömer cebinden ansızın çıkartarak ellerini sağa sola sallayarak ''ayrıca sen! Senin benim düşmanım değil düşmanımın aracısı olduğunu biliyorum! Söyle o patronuna asıl Ramiz Karaeskiye varsa yüreği çıksın karşıma! Böyle vekiliyle çıkmak olmuyor'' dediğinde ömer ''Evet ben Ramiz Karaeski değilim merak etme o şuan seni izliyor bu restine cevap verecektir bekle'' dediğinde ömer sadece gülmüştü.
''Ayrıca sen de bu gözlere tekrar bak çok yakında yeniden karşılaşacağız'' dediğinde ömer ''evet karşılaşacağız ben seni gömerken!'' diye cevap verdi ömer. Ramiz ile ömer kafa kafaya gelmişlerdi tabi gerçek ramiz onları uzaktan izliyordu. Semihin telefonu çaldığında cebinden çıkartıp kulağına götürüp sadece kafasını sallayıp ''evet'' diyerek cevap veriyordu. Telefonda bir kaç şey söyledikten sonra telefonu hoparlöre alarak dayının size bir haberi var ''Beni çağırmışsın yeğen'' deyip gülerek ''normalde bu cümlenin tersini kurardım ama bendeki yürek sende var yeğen'' diyerek bir daha gülmüştü. Semih belinden çıkardığı silahı ile sol elini arkada tutuyordu.
''İlk önce herkese merhaba siz beni görmezsiniz ama ben herkesi görüyorum her şeyden de haberim var. Semih!'' dediğinde kapıdan kaçmaya çalışan garsonu ayağı ve kolundan olmak üzere iki el ateş etmişti. Dayı memnuniyetle gülerken ''ihanet eden herkes ölür kardeş ama konu ölmek değil süründürmek'' dediğinde garson semihin yanına getirilmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/88901434-288-k812515.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Düşen İlk Cemre;Aşk
Action3 masum kız, yer altının en ağır en psikopat ve tehlikeli 3 adam. Defne: Anne ve babası tarafından daha iki aylıkken cami avlusuna bırakılmış camiye gelen biri tarafından bulunup devlete teslim edilmiş ve 18 yaşına geldiğinde sokağa atılan, sokağa...