Bölüm Şarkısı (One Republic- Secrets)
Doğumgünü partim sabahın erken saatlerine kadar sürdü. Diyarın uzak kısımlarından gelen ve kolayca dönemeyecek insanlar da birkaç gün sarayda konaklamaya karar verdiler. Bunlardan biri de yeni tanıştığım, Rendall Leamerdı. Sabaha karşı odalarımıza doğru çıkmaya başladık, tüm gece dansetmiş sayılmazdık ,sadece bir kaç kere , fakat yine de çok yorgunduk.
Sarayın mermer basamaklarını yarılamışdık ki, ben birine yığılıp kaldım. Rendy güldü ve " Majesteleri! Taşınmak istiyorlar!" Dedi ve beni hızlıca kucağına aldı. Ben kahkahalar atıp "Tanrım indir benii seni manyak!!" diye bacaklarımı sallarken Rendy de "Şşş, o değerli çeneni kapamazsan herkesi uyandıracaksın!" diyerek merdivenlerden çıkmaya devam ediyordu. Gecenin sonuna doğru kimsede resmiyetten nebze kalmamış, konukların yarısı sarhoş olmuş diyer yarısı ise yorgun düşüp uyuyakalmışlardı.
Odama vardığımızda ona teşekkür ettim, bana uykulu gözlerle " Benim odamın nerde olduğunu biliyor olabilir misin?" Diye umutla sordu. Başımı salladım , " Bir şey olmaz yan odaya giriver!" dedim. Rendy kapıyı açtığında fazlasıyla tiz bir kadın çığlığı koridoru doldurdu. "Pardon, çok özür dileriz, bağışlayın.." Diyerek kapıyı kapatıp, kahkahalara boğulduk. "İstersen benim odamda kalabilirsin, sorun yok." deyiverdim. Beynim bensiz karar vemiş gibi görünüyordu, yine de içeri girmesine izin verdim.
İkimiz de öyle yorgunduk ki üzerimizdeki kıyafetlerle kendimizi yorganın üstüne attık. Rendy yatağın başında oturmuş dışarıyı izliyordu, bense uykunun pençelerine yenik düşmek üzere yatağın derinliklerine kıvrılmıştım. Saçlarımı düzeltti ve üzerimi örttü ,tam yataktaki ağırlığın azaldığını hissettiğimde ağzımdan "Gitme.." kelimesi döküldü ".. Ben karanlıktan korkarım.".
Bakmasam bile gülümseyişinin o alışıldık sıcaklığını hissettim. Yeniden yatağın başına oturdu ve saçlarımı okşamaya başladı ve bu güzel bahar gecesinde hayatım boyunca sahip olduğum en huzurlu uykuya kendimi teslim ettim.
~~~
Rendall Leamer'ın Ağzından
Tüm çabalarına rağmen birkaç saniyede Glyssa dizlerimde uyuyakalmıştı. Ellerim istemsizce bakır rengi saçlarında geziniyordu. Ay gökyüzüne veda ederken, son ışıkları bembeyaz teninde elmeslarla bezenmiş gibi yansıdı. Gerçekten büyülü gibiydi. Bir gecede kral ve kraliçenin kızıyla böyle yakın olabilmek, benim için bile büyük olaydı.
Glyssia Refire, Refire ailesinin en küçük prensesi, bu gün koskoca kız olmuştu. Buz mavisi gözleri hipnotize edercesine soğuk ve derindi. Güzelliği, diyardaki efsanelerle bile karşılaştırılamaz derecedeydi. İnsanın büyüsüne kapılmaması imkansızdı. Benim bile...
Oysa ben, böyle saf ve güzel bir varlığa yalan söylemiştim. Onu düpedüz kandırmıştım, fakat bir kez olsun bir yere ait olayım istedim. Dışlanmak değil, benimsenmek... Bir gruba dahil olmadan doğmak benim seçimim değildi, sürekli kaçıp saklanmak ve doğru zamanı beklemek...
Oysa diğer insanların aksine Glyss, bana öyle şefkatli ve içten davranıyordu ki, onu incitirsem kendimi asla affetmezdim. Onunla olmak bir baloncukla uçmak gibi insana kendini hafif ve değersiz hissettiriyordu.
Bu derin düşüncelerin ve sabahın ilk ışıkları arasında gözlerimi kapadım ve tatlı uykuya yenik düştüm.
~~~
Sabah uyandığımda Rendy başımda uyukluyordu. Penceremden süzülen güneş ışıkları, kirpiklerinin elmacık kemiklerine doğru ok şeklinde gölgeler oluşturmasını sağlıyordu. Dizindeki kemiklerin boynuma batması tuhaf bir şekilde güven vericiydi. Dün gece ilk tanıştığımızdaki o derli toplu ve ciddi halinden eser kalmamıştı, saçları dağılmış, gömleği buruşmuştu. Saçlarıma doğru ritmik bir şekilde nefes veriyordu, birden gözlerini açtı ve bana hınzırca denebilecek bir gülülcük attı. Bu gülülcüğün ona ahmak ahmak bakışımdan kaynaklandığını anlamam biraz uzun sürdü, kaşlarımı çattım ve toparlandım.
Yataktan kalktım ve yumruklarımı belime koyup, ona en yetişkince bakışımı attım. O ise kaşlarını kaldırıp dudağını bükmekle yetindi. "Mümkünse, dışarı çıksan da giyinsem?" dedim, yüzü değişti ve yerini mahçup bir ifade aldı, şimdi hınzırca sırıtan ben olmuştum.
Yataktan doğruldu ve kapıya doğru yöneldi, vardığında topuklarının üzerinde döndü. " Umarım gün içinde görüşürüz, MAJESTLERİ." dedi ve sırıtıp kapıyı ardından kapadı.
Çok sinir bozucu bir tipti, sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RADIA
FantasyHayata gözlerimi açtığım anda, farklı olduğumu biliyordum. Herkes gibi değildim, safkan ya da değil. Ben farklıydım, onlar gibi olmayacaktım, onların istedikleri gibi davranmayacaktım, ve onların istediği kişiyle evlenmeyecektim. Ben istediğimi yapa...