RADIA-32 ♦️ Dark Wings

296 19 3
                                    

Bölüm şarkısı (Macklemore-Wings)


Birkaç saattir buz gibi ve bir o kadar da dar olan hücremizden kaçış yolları arıyorduk. Muhafızlar -ne kadar direnmiş olsak da- bizi zindanlara imdirmiç ve izerimize lanet demir kapıyı çarpmışlardı. Tuhaf bir şekilde kapı aslında yoktu, duvar bir bütünden oluşuyordu ve sadece görevli kişiler kapıyı ortaya çıkaracak büyüyü biliyordu. Buradan çıkmak kesinlikle imkansızdı, her şeyi denemiştik, her deliği eşelemiş, kilit aramıştık ama sürekli aptal duvarlara çarpıp duruyorduk.

Valerie hala oldukça kötü durumdaydı, ama gece söylediklerinden sonra ona acımayı bırakıyordum. Abla katili, sürtük, servet avcısı... Savient duvardaki gölgesini ufak şirin bir tavşana ve başka komik şekillere sokuyordu, en azından birimizin neşeli olduğunu görmek güzeldi. Quinn ve Rendall yan yana oturmuş yarı uyku halinde yorgun gülüşleriyle fısıldaşıyorlardı, gerçi fısıldaşmak isteseler de olanlarla dalga geçercesine neşeli çıkan sesleri bana kadar ulaşabiliyordu, ben mi hayal ediyordum yoksa bunların arasında birşey mi vardı?

Aquila, daha önce fark etmediğim gümüş ufak bir melek şeklinde olan kolye ucunu avucunun içine almış sessizce dua ediyordu. Kara büyücüler, eski bir inanış olan meleklere ve tanrıya inanışı desteklerlerdi, her ne kadar büyü onların aracı olsa da, tanrıları o aracı kullanmaları için vicdanı onlara veren kişiydi.

Glacier hücrenin ortasında volta atarken etrafa saf gerginlik yayıyordu. Parmaklarını parlak beyaz saçlarının arasından geçirdi ve stemli bir şekilde Aquila'ya döndü, "Baksana, sen kara büyücüler prensesi değilmiydin? Nasıl oluyor da bizi buradan çıkaramıyorsun, anlamıyorum. O aptal herifleri tek bakışınla yakabiliyor olman gerekiyordu!" dedi, gözlerinin beyazı olmadığıniçin onları deviremiyordu, ama yapabilse eminim aynen bunu yapıyor olurdu.

Aquila bıkkın bir tavırla açık yeşil gözlerini Glacier'e çevirdi, oldukça yorgun bakıyordu, "Bu hücreler kimsenin onlardan çıkamaması için tasarlandı, kar beğinli! Elbette bizi buradan öyle abra kadabra yapıp çıkaramam. Lanet malzemeler gerekiyor ama onlar da metrelerce üstümüzde, odamdalar." diye yanıtladı çaresizce. Charmeine, ördüğü koyu kızıl saçlarının ucuyla düşünceli bir şekilde oynarken delicesine renk değiştiren gözlerini bizlere çevirdi.

"Yeniden şu tuhaf kehanetlerinden birini yollayabilir misin? Bilirsin, belki içinden içinden işimize yarayacak bir şey çıkar.." dedi ve başını yeniden eğerek sessizliğine geri döndü. Hepimiz beklenti dolu bakışlarla Aquila'ya bakarken omuz silkti ve elini taştan hücre duvarına yasladı. Parmaklarının arasından zayıf ışık hüzmleri süzülürken, ister istemez Typhonn'a baktım. Üzerimi örtüp uykumda benimle konuştuğu gecede, onun da parmaklarından ışıklar çıkıyordu.

Aquila tuhaf boğuk sesiyle konuşmaya başladığında hepimiz dikkat kesildik,

Yıldız tozu tepeyi aydınlattığında,

maneviyatınıza sığının

Çünkü kara kuklanın iplerini koparmak

ancak gerçek bir fedakarlıkla olabilir

Fakat önce yıkıldığınız labirentten kurtulmak için

Aynadaki yansımanıza dönüşün

Bir o kadar illuzyan ve bir o kadar da gerçek

Son olarak ışığın yolunu izleyin,

Gümüş dünyanın altındaki yalvarıcının,

RADIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin