RADIA-25 ♦ Flowery Kidnappers

341 21 0
                                    

Bölüm şarkısı (M83- I Need You)

Göz kapaklarımın arasından sızan parlak ışık yorgun gözlerimi açmama neden oldu. Kızlar, odada gezip duruyor telaşla hazırlanıyorlardı. Dün gece -Typhonn'un ilginç girişimlerinden sonra- herkesi uyandırıp abimin yolladığı mesajdan bahsetmiştim, kimse daha önce böyle bir iletişim sistemini duymamıştı, sanırım sadece Radia Topraklarında kullanılıyordu. Olayları gözden geçirdikten sonra, artık yolculuğa başlamanın vakti geldiğine karar verdik. Hep beraber bu gün Mevsim İnsanları Sarayı'na girmeyi planlıyorduk, fakat elbette kapıdan girip Prens ve Prenseslerini istediğimizi söyleyemezdik.

Quinn ve Vlarie telaş için odada bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu. Toz ve küf kokan odayı havalandırmak için geniş pencereyi sonuna kadar açmışlardı ve tüm gün ışığı gözüme hücum ediyordu. Valerie'yi -normal olarak- dikkat dağıtıcı olarak kullanacak ve böyle saraya girecektik. Bu nedenle, her zamankinden bile ağır bir makyaj yapmak için aynanın karşısındaydı. Üzerimde iç çamaşırları ve açık renk askılı tişörtünden başka bir şeyi yoktu, mükemmel düzgünlükteki fiziği gözler önündeydi. Açık altın rengi saçlarını kulaklarının arkasına ittirdi ve aynadaki kusursuz yansımasına sırıttı.

Quinn ise ayağını yatak başlığına dayamış, baldırına siyah bir kurdele bağlıyordu. Bandın sıkılığını kontrol ettikten sonra ince siyah bıçaklarını teker teker baldırı ve kurdele arasına dizmeye başladı. Bittiğinde o da tıpkı Valerie'nin yaptığı gibi memnuniyetle gülümsedi ve dizlerine gelen bej elbiseyle silahlarını sakladı. Kısaltılmış saçlarını daha masum görünecek şekilde beyaz bir toka yardımıyla arkaya doğru toplamıştı. Açık buğday rengi teni bahar güneşiyle altın gibi parıldıyordu.

Herkes hazırken ben hala uykunun kollarından ayrılmayı reddeder gibiydim. Ilık ve rahat ahşap yatak öyle cazipti ki. Valerie simsiyah sürmeyi gözlerinin etrafına dağıtırken söylendi, "Tanrım mürekkep kafa artık uyan yoksa gardiyanlarla anneanne pijamalarınla savaşırsın." dedi, dirseklerimin üzerinde doğrulurken abartılı bir biçimde gözlerimi devirdim. Kız kardeşi ve ağabeyi sanki aynıydı.

Sıkıntıyla bacaklarımı yataktan sallandırdım ve üzerimdeki gecelikten kurtuldum. Bu gecelik gerçekten berbattı ve tüm gece beni terletmişti. Duş alıp dişlerimi fırçaladım, kimseye görünmeden koridordan geçip odaya girdim. Pamuklu gri atletimin üzerine hızla şeftali rengi ince kumaştan elbiseyi geçirdim. Elbise kalçalarımın altında bitiyordu ama kumaşı hafif olduğu için savaşmakta kolaylık sağlardı. Quinn bana dönüp elindeki beyaz kısa kamaları uzattı. Teşekkür edercesine başımla onaylayıp kamaları iç çamaşırımın etrafına sardığım sıkı lastik ve tenimin arasına sıkıştırdım, soğuk metal bacak derimi yakıyordu.

Uzun dalgalı saçlarımı bana engel olmamaları için tepeden sıkıca bağladım ve kızlarla beraber odadan çıktık. Rendall, Typhonn ve Savient üçlüsü kapının önüne dizilmişti. Hepsi açık pastel renklerde gömlekler ve komik çiçek desenli pantalonlar giymişti. Pembe kızlarda şeker durmuş olsa da, onlar kendi hallerinden pek memnun sayılmazlardı. Bu hallerini görünce alayla sırıttım, onlar ise sıkıntıyla göz devirmektwn başka bir şey yapmadılar. Hepsinin pantolon lastiklerinin uçlarında siyah ve gümüş parlak metaller göze çarpıyordu, burada yaşayan sıradan bir insan bunları takı veya onun gibi bir şey sanabilirdi fakat bana göre bıçaklar ve hançerler gayet barizdi.

Günaydınlaşıp aşağı indik, şükürler olsun ki, Typhonn hiç bir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Dün gece fazlasıyla utanç vericiydi ve ne halt yemeye ona karşılık vermiştim bilmiyorum. Düşünceleri kovmak istercesine şakaklarımı ovuştururken gözlerimi kaçırıyordum. Typhonn bu halimi gördüğünde muzurca gülümsedi, adımlarımı hızlandırıp dar evin ahşap mutfağına girdim. Bayan Astado'nun bizim için hazırladığı abartılı kahvaltıdan bir kaç lokma alıp aceleyle evden ayrıldık. Elbette herkesle vedalaşmayı ve yaptıkları için Bayan Astado'ya teşekkür etmeyi de unutmamıştık.

RADIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin