RADIA-23 ♦ Loves Brother

382 25 1
                                    

Farkındayım biraz geç yazdım ama ilham gelmediğinde size basit bir bölüm vermek istemiyorum. Her neyse bence seveceksiniz :P bu arada Multimedyaya yüklediğim şeyler siliniyo o yüzden ben de umudu kestim :\ bölüm şarkısı (Punch Brothers- Another New World) <333

Sarp kayalıklardan yere inmeye çalışırken rüzgar, tutunmamı iyice zorlaştırmıştı. Şehri fark ettiğimizden beri ormanın bittiği yamaçtan düzlüğe inmeye çalışıyorduk. Kendi topraklarıma geri döndüğüm için biraz da olsa mutluydum fakat yorgunluk ve bacağımda ve kollarımda kayaların oluşturduğu kesikler mutluluğumu uçurup gidiyordu. Parmaklarım bir yerlere tutunmaktan sızlıyordu ve eklemlerim zorlanmaktan bembeyaz olmuştu. Her yer taştı ve yamaç öyle dikti ki aşağı baktığımda midem bulanıyordu.

Doğru yerde olduğumuzu anlamamız pek zor olmamıştı, şehir kuzey doğudaki karlı dağlara kadar uzanan kocaman bir alandı. Beyaz gölün yanındaki görkemli kraliyet sarayından, şehrin ortasındaki meydana kadar dev gökkuşağı merdivenleri iniyordu. Yerliler bu görkemli yapıya "Mutluluğun Basamakları" derlerdi ve bu köprü 7 farklı gökkuşağından oluşmuştu. Özel günlerde kraliyet ailesi mensupları şehre buradan gelirlerdi.

Şehir alçak binalardan ve beyaz mermerden sokaklardan oluşuyordu. Her yer her zaman aydınlıktı ve geceleri bile sokaklar mükemmel renkli ışıklarla dolardı. Mevsim insanları genelde neşeli ve heyecanli yaratıklardı. Her biri farklı mevsimler için görevlendirilmiş işçiler ve Radia'nın farklı bölgelerinde görev alan taşıyıcılar olarak iki guruba ayrılmışlardı. Bu taşıyıcılar kendi bölgelerinde mevsim kontrolünü sağlar ve işleri yoluna sokardı.

Küçükken, ben sarayda yaşarken, dadılarım bana Çeyrek Ormanlarında yaşayan asi mevsim insanlanlarından bahsederdi. Onlar kendi ırklarını terketmiş ve ormana kaçmış yaratıklardı ve ormanda, bitkiler ve avladıkları minik canlılarla beslenerek yaşarlardı. Bazıları yakalanıp cazalandırılırdı fakat başkalarına zarar vermedikleri sürece dikkat çekmeleri olası değildi. Onların sadece bir masal olduğunu düşünmüyordum. Tüm gün izleniyormuş gibi hissetmemin nedeni belki de onlardı

Kayalıkların çoğunu aşıp yere yaklaştığımızda kendimi yere doğru bıraktım. Aslında çok başarılı bir iniş yapacaktım ama yanlışlıkla ayağıma bastığım için kalçamın üzerine sertçe düştüm. Benim dudaklarımın arasından hırlamayla karışık acı dolu bir inleme sıyrılırken herkes mükemmel bir biçimde yere inişini gerçekleştiriyordu. Gözlerimi devirirken ayağa kalktım ve arkamı döndüm. Dağılan saçlarımı ensemde topladıktan sonra tozla kaplanmış üstümü aceleyle çırptım.

~~~

Şehre kadar yürüyüşümüz uzun ve yorucu olmuştu, mevsim insanlarının geniş tarlalarını ve ince su kaynaklarını geçmek zorunda kalmıştık. Şehrin kapılarına vardığımızda gardiyanların dikkatsizliği bizim şansımız olmalıydı. Buraya varana kadar zaten yara bere içinde olan ufak bedenim, yorgunluktan kırılıp minik parçalara ayrılıyor gibiydi. Şehre güven içinde girdiğimize biraz da olsa sevinsek de, başarımız kursağımızda kaldı.

Karşımızda ,hepimiz birleşsek onun kadar büyük olamayacağımız, koyu tenli bir adam duruyordu. Adamın buğday renkli teninden tuhaf ruhani bir ışık yayılıyordu ve gözleri sürakli renk değiştiriyordu. "Hepinize selamlarımı sunarım saygı değer yolcular. Ben Mevsim insanlarının güzel kenti Plavious'un sınır kouyucusu Archian. Burada ne sebeple bulunuyorsunuz?" herkesin gerildiği belliydi çünkü sessizce verilen solukları ve birbirimize atılan bakışları farketmemek imkansızdı.

Archian, hepimize bakmak için doğrulduğunda kanatlarını gördüm. Öyle ironiklerdi ki gülmemek için yanaklarımın için ısırmam gerekmişti. Adamın dev gibi ve korkunç bedeninin arkasında bir periyi kıskandıracak derecede zarif (ve oldukça pembe) şeffaf kantları vardı. Bana yakıcı bakışlarını çevirdiğinde, kanatlarındaki narin tüylerden biri kopup yere doğru süzülmeye başladı.

RADIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin