I. Bölüm: Sakar

989 48 16
                                    

Kitabın ilk üç bölümü kaldırılıp kurgusu değiştirilmiş bir şekilde tek bölüm olarak yayınlanmıştır.
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰

"Orası, nasıl?" diye sordu çekingen bir tavırla.

"Lafı dolandırma Ela."

"Peki, o zaman şöyle sorayım. Nasıl hissediyorsun?"

"Gayet iyiyim."

Oturduğum bankta biraz aşağı kayıp gözlerimi karşımdaki denize diktim.

Ela, derin bir nefes alıp verdi. Birkaç hışırtı sesi duyuldu telefonda. O an yatakta doğrulduğunu hayal ettim.

"Yalan söylüyorsun. Neyse uzatmayacağım. Yurt odana yerleştin mi?"

Gözlerimi devirdim.

"Gözlerini devirme, Mira. Göremesem de hayal edebiliyorum. Ne de olsa-"

"Ne de olsa sen benim en yakın arkadaşımsın, değil mi?" Ofladım.
"Odama yerleştim. Tek kişiye yetecek kadar büyük ve güzel bir oda."

"Odalar tek kişilik mi?"

"Evet, Ela. Buradaki yurtlar farklı biraz; ev gibi. Herkesin odası ayrı ve evlerde altı kişi kalıyoruz."

"Hmm...peki ya, oradaki insanlar nasıl?"

Burnumdan nefes vererek güldüm.

"Tanıştığımı mı sanıyorsun?"

"Doğru, soranda kabahat." diye söylendi kendi kendine. Sonra bir an sükunet çöktü aramıza; sustuk.

Ayaklandım hemen ve sahilde yürürken ayaklarıma odakladım bakışlarımı.

"Biliyor musun, ben...uzun zaman sonra ilk defa şarkı söyledim."

"Hadi, canım! Şaka yapıyorsun! Ne zaman, nerede?"

"Seçmeler vardı, orada." duraksadım.
"Sanırım, artık yoluma bakmalıyım."

"Evet, elbette. Biliyorum hala Ateş'i özlüyorsun fakat ölenle ölünmez. Onu unut demiyorum ama-"

"Unuttum zaten, Ela; unutturdular." elimle saçlarımı kavradım ve çekiştirdim. "Lanet olası doktorlar, bana onu unutturdular! Hiçbir anı yok! Sadece ismi, kim olduğu ve öldüğü an, aklımda. Gerisi meçhul!"

"Tamam, sakinleş ve derin bir nefes al."

Derin bir nefes alıp elimi saçımdan çektim. "Sakinim."

"O zaman görüşürüz. Daha fazla çene çalıp senin başını ağrıtmayacağım."

"İyi ki varsın."

"Biliyorum. Lanet olsun, kimse bensiz yapamıyor."

"Of Ela. Söylediğime pişman etme. Hadi görüşürüz."

Aramayı sonlandırıp cebimden kulaklığımı çıkardım ve telefonuma taktım. Kulaklığı kulağıma yerleştirdikten sonra rastgele bir şarkı açtım.

Seksendört - Dokunma

Şarkı eşliğinde koşmaya başladığımda kendimi kötü hissettiğimde her zaman yaptığım şeyi yaparak ara sokaklardan birine yönelip boş bir duvar buldum.

Duvarın önünde dikilirken sırtımdaki çantayı omuzlarımdan sıyırıp içinden sprey boyalarımı çıkarttım.

Çantamı olduğum yere bırakıp elime aldığım rastgele bir rengi duygularımın yönlendirmesiyle sıkmaya başladım boş duvara.

Sıktım, renk değiştirdim ve yine sıktım.
Saymadığım kadar şarkı değişti.
Güneş batmaya yeltendi.

En sonunda işimin bittiğine inandığımda geri geri adımlayarak duygularımın eserine bakmaya çalıştım fakat bir an da bir şeye, daha doğrusu birine, çarpınca hızlıca arkamı dönüp kolunu yakaladım, arkasına götürüp boşta kalan kolumla boğazına sarıldım.

Sonra bir an yaptığım şeye bakıp anlam veremedim ve hemen adamı bırakıp birkaç adım geriledim.

"Üzgünüm, ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok."

Karşımdaki boyu benden uzun olan adam bana yüzünü döndüğünde kaşları çatıktı.

Konuşmadı.

"İyi misiniz?"

"..."

"İyi!" arkamı dönüp çantamı almak için eğilmiştim ki arkamdan erkeksi ve bir o kadar da pürüzsüz bir ses kulaklarıma deydi, geçti.

"Kim bu?"

Çantamı alıp içine spreyleri yerleştirdim ve çantamı sırtıma takarken arkamı döndüm.

"Efendim?"

Birkaç adımda yanıma ulaştı ve parmağıyla duvarı göstererek sorusunu tekrarladı.

"Kim bu?"

Neyden bahsettiğini anlamadığım için ben de duvara bakındığımda sorusu mantık kazandı.

"O, hiç kimse, boşver." arkamı dönüp gidecekken ayaklarım birbirine dolandı. Az kalsın yeri boylacaktım ki biri tarafından tutuldum. Kim olduğuna baktığımda onun tanımadığım adam olduğunu anladım.

Gözlerinin içine bakakaldığımda bir şeyi fark ettim. 'Ne kadar değişik bir göz rengi; gri mi o?' diye geçirdim içimden.

"Sakar." dediğinde irkilip kendime geldim.

Yüzüne çapkın bir gülüş yerleştirdi. Sonra nasıl bir durumda olduğumuzu fark ettiğimde biraz yerimde kıpırdandım ve onun da fark etmesini sağladım.

Yerinde doğruldu ve beni de bıraktı.

"Sağol." arkamı döndüm ve söylenirken yola doğru adımlamaya başladım.

Yüzüme istemsizce bir gülüş yerleştirdim. "Sakarmış, sensin sakar."

***

•Dila Nur SEVİNDİR•

KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin