XII. Bölüm: Yalancının Mumu

216 20 2
                                    


Chinese Man - Liar
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰

3. Göz

İnsan acı çekmeden dinleyemiyordu bazı şarkıları; hep es geçiyor, görmezden geliyordu.
Belki de kendinde o cesareti bulamıyordu, çünkü bazı şarkılar maziyi ve acıları hatırlatırdı. Fakat herkes unutmuştu; mutlu olmak için üzülmek de gerekirdi.

Mira, Boğaç'ı gördüğünden beri konuşmuyordu. Kulaklıklarını takmış rasgele bir müzik dinlerken gözleri boşlukta oyalanıyor, koltukta oturuyordu. Onun dışındaki herkes ise en ufak bir tepki vermesini bekliyor, bu yüzden dikkatle yüzünü inceliyordu.

Herkes tedirgindi. Mira'nın sağı solu belli olmazdı. Boğaç bunu zaten biliyordu. Diğerlerine gelince ise Mira'yı yeteri kadar tanımasalar da ne kadar dengesiz olduğunu öğrenmişlerdi.

Uzun bir sürenin ardından, Mira, kulaklıklarını çıkararak bakışlarını Boğaç'a çevirip ayağa kalktı ve herkesin gözü üzerindeyken yavaş adımlarla Boğaç'a doğru ilerledi.

Mira'nın kendisine yaklaştığını gören Boğaç ayağa kalktı ve bekledi.

Mira, Boğaç'ın tam önünde durduğunda hiç beklenmedik bir şey yaparak sağ elini kaldırdığı gibi Boğaç'a tokat attı. Boğaç'ın kafası tokatın etkisiyle yana çevrilmişken saatler sonra ilk kez konuştu Mira.

"Senin için endişeledik. Sana bir şey olacak ve seni kaybedeceğiz diye korktuk biz. Ben orada, o lanet olası yerde, canımdan çok sevdiğim abimi kaybettiğimi sandım." ardından duraksadı ve saatlerdir hatta yıllardır içinde biriktirdiği yaşların akmasına ilk kez mani olamadı.

"Senin için kendi hayatını hiçe sayarak ölümün kucağına atladı. Senin için öldü o. Beni bile görmedi gözü bu kez."

Yaşların, onca acı ve hayal kırıklılığının, arasından gülümsedi genç kadın. Fakat bu mutlu ya da hüzün dolu bir gülümseme değildi. Bu, birazdan gelecek asıl sorunun temel tohumlarıydı.

"Madem bunca yıl yaşıyordun, neden bana ulaşmak için en ufak bir çaba bile göstermedin?"

Mira yaşlarını sildi ve burnunu çekerek kendine gelmeyi bekledi. Kollarını çaprazlarken geri giderek duvara yaslanıp delici bakışlarını karşısında duran genç adama dikti ve beklemeye başladı.

Boğaç hariç diğerleri şaşkındı. Öncelikle Mira'nın ani değişen tepkilerine anlam veremiyor ve havadaki duygu karmaşasına yetişemiyorlardı. Diğer bir yandan az buçuk geçmişte olanlardan haberdar olsalarda duyduklarından sonra aslında hiçbir şey bilmediklerini anlamışlardı.

Boğaç ise ağır hareketlerle  karşısında duran, hala eskisi gibi güçlü ve kendinden taviz vermeyen, kadına çevirdi kafasını. Gözleri kısıldı ve dudakları ince bir çizgi halini aldı.

Mira'nın bakışları Boğaç'ın dudaklarına kaydığında gergin olduğunu anladı. Çünkü bu genç adam sadece gerildiğinde dudaklarını birbirine bastırırdı. Mira onu tanıyordu ya da tanıdığını sanıyordu.

"Ben...ben olanları öğrendiğimde senin yüzüne nasıl bakacağımı bilemedim." elini boynuna götürüp kaşıdı. Genç kadın kaşlarını çattı.

"Diğerlerinin haberi var mı?" diye sordu Mira. Boğaç anlamayan gözlerle bakınca açıkladı.

"Yaşadığından."

KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin