"Merak etme, oğlum. Sana hiçbir şey yapamaz, bu cadı; ben izin vermem."Yaman, hemen anneme sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu.
"Sağol, Hülya Sultan."
"Yılışma!" annem yalandan kızınca gülerek geri çekildi, Yaman; fakat gözleri benim arkamda bir noktaya takıldığında gülümsemesi soldu ve boş bir ifadeyle bakmaya başladı.
İşte bu hiç iyi değildi.
"Yaman?" birkaç adımda yanına vardığımda tekrar seslendim. "Mavi?"
Nereye baktığını anlamak için arkamı döndüğümde Ares'in de, aynı şekilde, bu tarafa baktığını gördüm. Neler oluyordu?
Bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken birbirlerini tanıdıklarına emindim. Daha fazla bekleyemedim ve aklımdaki soruyu sordum.
"Siz, nereden tanışıyorsunuz?"
Sorduğum sorunun cevabını sabırla beklerken beni yanıtsız bırakıp birbirlerine bakmaya devam etmeleri sinirimi bozmaya başlamıştı.
Normalde şu an bu işte bir iş olduğunu düşünmem gerekirken ben kendimi, burada bir b*klar dönmediğine ikna etmeye çalıştım. Bu yüzden kendimce onların beni duymadıkları kanısına varıp, biraz daha yüksek bir sesle, sorumu tekrarladım.
"Birbirinizi, nereden tanıyorsunuz?"
Sonunda, ikisi de odağına beni aldıklarında derin bir nefes verdim ve sorumun cevabını duymayı bekledim.
Fakat...tahmin ettiğim şey olmadı.
"Benimle gel."
Yaman aramızdaki iki adımlık mesafeyi hızla kapayıp kolumdan tutarak beni merdivenlere sürükledi.
"Napıyorsun?"
Duraksamadan cevapladı beni. "Her şeyi anlatacağım."
***
3. Göz
Mira ve Yaman oturma odasını terk ettiklerinde, Mira'nın annesi, Hülya Hanım gergin ortamı bozguna uğratmak için gülümsedi ve birkaç adımda, hala ayakta dikilirken arkasına bakmakta olan, genç adamın karşısında durdu. Sol elini kaldırıp genç adamın omzuna, iki kez, hafifçe vurdu ve dikkatini kendisine çekti.
Başıyla koltukları gösterip hala gülümserken konuştu. "Hadi geç, otur. Seninle sohbet edelim biraz."
Genç adam yüzüne en sıcak gülümsemesini takındı ve başıyla onaylayıp önce Hülya Hanım'ın oturmasını bekledi, sonra kendisi oturdu.
Genç adam, Hülya Hanım'ın kendisiyle ne konuşacağını hem merak ediyor hem de biraz, cevaplayamayacağı şeyler sormasından, korkuyordu.
Bu düşüncelere dalmışken elinin üzerinde başka bir sıcaklık hissettiğinde parkedeki bakışlarını karşısında oturan kadına çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)
Ficção Geral"Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçer sanacaksın ama şunu bil ki kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek..." • "Öldürüyorsun beni." dedi alnı alnımda, nefesi dudaklarımdaydı. "Öleceksin." dedim grimsi gözlerine bakarken. "Seni seviyorum ama se...