Belly ft. The Weeknd - Might not
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰Gözlerimizin irisine yansıyan şeyler doğru da olabilir yanlışta. Sonuçta bizim, olaya nereden baktığımız önemlidir, değil mi?
Zaman yavaşlaması hatta durması bu olsa gerekti. Karşımda gözlerimle gördüğüm kişi gerçek miydi emin olamıyordum. Neden mi? O ölmemiş miydi?
Titrek bir nefes aldığımda hala ona bakmaktaydım. Ateş, üzerinde desenler olan mavi ve siyah karışımı bir tişört giymiş; altına da bir kot pantolon geçirmişti. Gülümsedi. İnci gibi beyaz dişleri ile gülümsedi bana. Ne kadar da özlemişim.
Ona doğru bir adım daha attığımda kollarını iki yana açıp elleriyle bana gel hareketi yaptıktan sonra sesler yeniden kulaklarıma doldu.
"Saçmalama! Mira, sakın ona doğru ilerleme! Ya oğlum bıraksanıza!"
3. Göz
Ateş kollarını tutmakta olan Ulaş ve Ziya'ya birkaç küfür savurduktan sonra sakin olduğunu söyleyip kollarını çekti ve tekrar Mira'ya döndü.
"Mira! Buraya dön! Dışarı çıkmamız gerekiyor. Geri sayım başladı." Ares birkaç adım daha atıp Mira'nın yanına ulaştığında girdiği transtan çıkması için koluna dokundu ve Mira'nın ona dönmesini sağladı.
"Onu sen de görüyor musun? O ölmemiş!" Mira gülümserken gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Ares'in kaşları çatıldı ve o sırada aklına gelen şeyle birlikte Mira'nın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı fakat Mira hala kendi kendine 'o ölmemiş!' diye söyleniyordu.
Ares geri çekildiğinde Mira'nın çenesinden tutarak gözlerine bakmasını sağladı.
"Güven bana." ardından elleri yavaşça iki yana düştü ve hala ona bakmakta olan kızdan gözlerini alarak arkasında duran tanımadığı adama bakındı bir süre.
Mira Koç
Gözlerimi Ares'in baktığı yere çevirdim ve kaşları biraz çatılmış anlam veremeyen bir şekilde bize bakan Ateşle karşı karşıya geldim. Gözlerimden hala yaşlar firar ederken ona doğru adımlamaya başladım. Gözleri anında gözlerimi bulduğunda gözyaşlarım hızlandı ve tam karşısına denk geldiğimde bir süre boş boş yüzüne baksamda kendimi hemen toparlayıp sımsıkı sardım kollarımı beline ve başımı boynuna gömdüğümde kokusunu içime çektim.
Onunda bana karşılık vermesi uzun sürmemişti.
Kısa bir sürenin ardından geri çekildiğimde tekrar inceledim yüzünü ve onun elleri hala belimdeyken sol elimi kaldırıp yanağını okşadım ve bu hareketim yanağını elime bastırmasını sağladı. Elim yanağından dudaklarına oradan da burnuna, gözlerine tek tek ziyarete giderken onun da etkilendiği belliydi.
Ben de bu fırsattan istifade bir şey yaptım.
Sağ elimle cebimden çıkardığım çiviyi onun açıkta kalmış boynuna saplayıp arkasına geçtim ve bir eli boynundayken boşta kalan elini aldım, sırtında çevirip dizlerine arkadan çekme atarak yere düşmesini sağladım. Daha sonra yerde yatmakta olan bu aptal adamın sırtına sol ayağımla bastırırken kulağına eğildim.
"Ben eşek şakalarından hiç hoşlanmam. Özellikle içinde Ateş'in olduğu." yerimde doğruldum ve gözyaşlarımı sertçe sildim.
"Biliyor musun? Ateş bana seslenirken ismimi kullanmaz..." tam arkamı dönecekken tekrar adama bakıp devam ettim.
"Ha, birde Ateş asla desenli bir tişört giymez." bakışlarımı diğerlerine çevirdiğimde hepsinin şaşkın ifadelerle bana baktığını gördüm ve ardından bana tanıdık gelen bu ânı sanki dejavuymuşçasına bir daha hatırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)
General Fiction"Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçer sanacaksın ama şunu bil ki kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek..." • "Öldürüyorsun beni." dedi alnı alnımda, nefesi dudaklarımdaydı. "Öleceksin." dedim grimsi gözlerine bakarken. "Seni seviyorum ama se...