XXVI. Bölüm: Mezarlık

178 16 18
                                    

X Ambassadors - Unsteady
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰
Günümüz

"Ben bebeğim katilim." diyerek uyanan genç kadın ter kan içindeydi. Nerede olduğuna baktı. Yanında sevgilisiyle dağ evindeki yatak odasında uyuyorlardı. Genç kadın, sakinleşmek için, derin bir nefes alıp verdi. Ardından ellerini saçlarına götürüp onları bileğindeki tokayla topuz yaptı. Biraz sakinleştiğini hisseden genç kadın hala rüyasına giren anısının etkisi altındaydı.

Genç kadın bakışlarını her zaman komidinin üzerinde duran telefonuna çevirdi ve onu uzanıp elleriyle kavradı. Ekranı aydınlatıp saate baktığında gözü hemen saatin altında yazan tarihe takıldı ve içini kaplayan garip hissi engelleyemeden sadece telefona baktı.

05.23

7 Kasım 2017

Ateş'in ölüm tarihi...

***

Mira Koç

Tam yastığımın yanında durmakta olan telefonumun ekranını aydınlatıp saate kaçıncı kez baktım bilmiyordum. Dakika başı telefonumu açıp saate baktığımı varsayarsak sonuç içler acısıydı. Saat sabah tam 9'du ve bu süre içinde gram uyumamıştım. Neden mi? Çünkü düşünüyordum, plan kuruyordum ve artık belli bir karara varmaya çalışıyordum.

Derin bir nefes alıp verirken doğruldum. Kafamı öne doğru hafifçe eğerek saçımı tepede dağınık bir topuz yaptım ve önüme düşen birkaç tel perçemi umursamadan banyoya ilerledim.

İşlerimi hallettikten sonra üzerime beyaz salaş bir kazak; altıma ise siyah bir etek giyip birkaç rötuş yaparak odadan çıktım ve merdivenlerden aşağı inerek mutfağa doğru ilerledim.

Etraf sessizdi. Kimse uyanmamıştı anlaşılan.

Odamdan çıkmadan önce yanıma aldığım telefonumdan her zaman yaptığım gibi rastgele bir müzik açıp tezgaha bıraktım.

İş yaparken müzik dinlemeyi seviyordum.

"Cause we've been driving so long
I can't remember how we got here..."

Şarkının sözleriyle duraksadığımda bu şarkının bana iyi gelmeyeceğini biliyordum. (EDEN-Wake Up)

İnsan, bir şarkının sözlerini başkasının ona söylemek istedikleri olarak düşünürse ne kadar iyi hissedebilirdi ki?

"Or how we survived so long
I'm tryna run from our pride
Til you set fire to my atmosphere"

"Tamam. Yeter bu kadar," telefonumu tezgahtan alıp işimi bir daha şansa bırakmayarak dinlemek isteyeceğim bir parça açıp söylemeye başladım. (LP- Lost On You)

"When you get older, plainer, saner
Will you remember all the danger
We came from?"

Bir yandan da kahvaltıyı hazırlıyordum.

"Burning like embers, falling tender
Longing for the days of no surrender
Years ago
And will you know?"

"So smoke 'em if you got 'em 'cause it's going down
All I ever wanted was you"

KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin