XXIII. Bölüm: Haykırış

186 14 17
                                    

Zayn - Dusk Till Dawn ft. Sia
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰

Şu an nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Uyanıktım, ama gözlerimi açmıyordum. Çünkü biliyordum, eğer gözlerimi açarsam yanımda kimse olmayacaktı, yalnız olacaktım. O olmayacaktı ve bu canımı acıtacaktı.

Görmesem de nasıl bir yerde olduğumu tahmin etmek hiç de zor değildi. Beni, boyasız duvarları olan bir depoya getirmiş ve ellerimi soğuk bir zincirle tavana bağlamışlardı ama ayaklarım yere değiyordu ve onlar serbestti.

Burnuma çalınan ağır rutubet kokusu, koku algılarımı şiddetle dürterken artık buna dayanamayıp gözlerimi açtım. Tavanda asılı olan loş ışık önce gözlerimi karartsada onları birkaç kez kırpıştırarak ortama uyum sağlamalarına yardımcı oldum. Ağır hareketlerle bulunduğum yeri incelerken tahminlerimin doğru çıkması beni hiç de şaşırtmamıştı. Aksine, bende gülme isteği uyandırıyordu.

Ben de dayanamayıp güldüm.

'Kahretsin, bu işte çok iyiyim.' dedim kendi kendime. Kesinlikle, bu, ağır rutubet kokusu bende kafa yapıyordu.

Ya da tekrar deliriyordum.

Umarım, beni yine o lanet olası doktorlardan birine götürüp hipnoz saçmalığını üzerimde denemezlerdi.

Ellerimi biraz oynattığımda bileklerime keskin bir bıçak gibi giren ağrı ile ağzımdan acı bir nida firar etti.

"Vay, demek uyandın." dedi bir ses.

Etrafıma bakınıp sesi aramaya çalıştım.

"Beni mi arıyorsun?" dedi aynı ses ve odanın paslı kapısı gıcırtıyla açıldı. Görüş açıma giren tanıdık sima ile gözlerimi kısıp emin olmak istedim.

Bana doğru yaklaştıkça netleşen yüz hatları düşüncemi doğrular nitelikteydi.

Güldüm. "Haluk Çakır." dedim ağır ağır.

"Kelebek," dedi oda bana karşılık. "Uzun zaman oldu."

Kafamı yorulmuşçasına sol koluma dayayıp bayıkça konuştum. "Evet, uzun zaman oldu ve sen çok değişmişsin." Ardından gözlerimi kısıp yüzüne dikkatlice baktım. "Açıkçası, yüzündeki derin iz sana bir hayli yakışmış."

Sinirlendi, fakat dediğimi umursamıyormuş gibi gözükmek için yüzüne oturtamadığı aptal maskelerinden birini taktı. Elini kaldırıp parmaklarıyla yüzündeki yaranın çizgisini takip etti. Sonra sırıttı; sanki aklına haince bir fikir gelmiş gibi.

"Sen de değişmişsin. Yalnızlık sana çok yakışmış."

Benimle oynuyordu. Canımı yakmak istiyordu fakat bunu başaramamıştı, salak. "Bir şey soracağım, Kelebek. Birini daha kaybetmek nasıl bir duygu?"

Yüzüm sinirden gerilirken anlamamazlıktan geldim. "Neden bahsediyorsun, sen?"

Yüzündeki mide bulandırıcı sırıtış bir an bile silinmezken konuştu. "Sevgilinden bahsediyorum, Kelebek. Sevgilin, şu an hastahanede. Sen burada benimleyken o, yoğun bakımda yatıyor."

3.Göz

Genç kadının yüzü, duyduklarına karşın dondu. Gülüşü anında yüzünden silinirken endişelendiğini gizleme gereği duymadı bile.

"Yalan söylüyorsun." dedi genç kadın, inanmak istemiyordu. "Nasıl?" dedi sesi bir fısıltı gibi çıkıyordu.

Genç kadın düşündü. 'Ona bir şey olursa ne yaparım ben.' dedi içinden.

KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin