19.BÖLÜM

3.4K 137 1
                                    

Soğuk içime acımasız bir şekilde işlerken iyice montuma sarıldım.Kulaklarımı artık hissetmiyor,burnumu kıpırdatamıyordum. Hele bacaklarım.. Kendinden bağımsız bir şekilde,incecik çoraplar arkasından hareket etmeye çalışıyordu.

Girdiğim ara sokaktan geri çıkmak için  döndüğümde sokağın başında 2 gölge fark etmiş,sarhoş olduklarına kanaat getirmiştim. Sallana sallana yürümeleri ve bağırarak konuşmaları bu düşüncemi onaylamıştı. Beynim tehlike sinyali verirken içimdeki korku,demirleri zorluyor,göğsümü yakıyordu.Nerede olduğumu dahi bilmeden,pek hoş karşılanmayacak bir kılıkla,makyajı yüzüne bulaşmış bir kız olarak yürüyordum.

Önüme yıkık ve restorasyonda olduğu belli bir bina çıktı ve solunda yol bitiyordu,tek çare sağa döndüm. Etrafta garip ve mide bulandırıcı bir koku vardı. Bir sokak ötede cıvıl cıvıl kalabalık bir yer varken burası terk edilmiş ve ıssızdı. Çöp kutusundan birden önüme çıkan sarı bir kedi istemsizce çığlık atmamı sağladı. Kediye lanet ederek yürümeye devam ettim ama arkadan bir ses beni durdurdu.

‘’Bize bir görünmek ister misin güzelliğim,seni ısıtabilir?’’ dedi biri ve başka bir ses kahkaha atarak onayladı. İki kişi olmaları ve işin sonunun iyi çıkmayacağını tahmin edebilirken korkuyla başımı çevirip arkaya döndüm. Yaklaşık 10 metre ötemde,üstlerinden pek güvenilir olmayacakları anlaşılan 2 adamla karşılaştım. Evet adam diyorum çünkü yaşları en az otuzdu,belki daha fazla.Yüzlerinde tiksinilebileceğim bir sırıtma ve ellerinde gazeteye sarılmış şişeler vardı. Ben onları incelerken onlar bana yaklaşmaya başladı ve beynim tüm vücudumu sarsacak şekilde ‘Koş Besna koş’ sinyallerini yaydı. Ayağımdaki çizmelerin ağırlığına aldırmadan koşmaya başladım.

‘’Gece gece koşturma bizi paran neyse vereceğiz’’ diye bağırdıklarını ve gülüştüklerini duydum. Bunları dediklerinde saniyelik bir duraksama yaşasam da gücümü geri kazanıp tekrar koşmaya başladım. Beni fahişe mi sanmışlardı? Ucuz bir sokak fahişesi..

***

Tahmin ettiğimden daha yavaşlardı. Ne kadar koştuğumu bilmiyordum ama sanırım onları atlatmıştım.Arkadan gelen ayak sesleri ve gülüşmeler durmuş,kalp atışımın sesiyle yalnız kalmıştım. Kenarı bir yere çekilip soluklandım ve başımı korka korka da olsa arkaya çevirip,baktım. Uzun ve gri sokak tamamen boştu. Bu da o iki pisliği atlattığım anlamına geliyordu.

Üşümem durmuş,yerine vücudumu kaynatacak bir sıcaklık gelmişti. Ayaklarım isyanlarda,ciğerlerim ise büzüşmüş gibiydi. Öksürmekten iki büklüm olmuş,duvara yaslanmış düzelmeyi beklerken sert bir şey yere çarptı. Gözlerimi ovuşturup ne olduğuna baktım ve telefonumun yerde olduğunu fark ettim. Sevinçle eğildim ve ekranını silip ani bir hareketle telefonu öptüm. Tek kurtuluş kaynağımı elimde tutarken gözlerimin kısılmasını sağlayacak şekilde gülümsüyordum. Çantamla birlikte telefonumu da çaldırdım sanarken Melis’in bana zorla giydirdiği,kabusum olan eteğin cebinde olması beni ister istemez sevindirmişti.

Bu pislik yerden kurtulma isteğiyle yanıp tutuşurken telefonun kilidini açtım ve ekrana bakakaldım. Ekranda tam tamına 17 cevapsız çağrı yazıyordu. Bunların dördü Melis’ten 13ü Barkın’dandı. Saat 10:34 olduğu için Melis’in beni araması normaldi. Hem ne ara saat 10 olmuştu?Hesaplamalarıma göre 1 saattir dışarıda soğuk kış ayazıyla dolaşıyor,insanların beni sokak fahişesi sanmasına fırsat veriyordum.

Arayabileceğim 3 kişi vardı. Bunlar Melis,Tuna ve Barkın’dı. Melis seçeneğini baştan elemiştim,onun bana yardım etmesi imkansızdı.Bu saatte yurttan çıkıp beni almaya gelemezdi. Durum gösteriyordu ki bende bu saatten sonra o yurda giremezdim.

Tuna’yı arayıp aramama konusunda tereddüt ettim. Elim numarasına gitti ama hemen vazgeçtim. Onu arayıp ne diyecektim? ‘Tuna ben kayboldum,pislik bir çocuğun teki beni taciz etti gel beni al’ mı?. Hayır asla Tuna’yı aramayacaktım. Gözünde aciz,savunmasız durumuna düşmek istemesem de gerçek buydu,aciz ve savunmasızdım ama bunu Tuna görmeyecekti.

BESNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin