17.BÖLÜM

3.5K 142 1
                                    

Yine içime işleyen bir sıkıntı. Sadece erken kalkmamı değil gece beni uyutmamayı da sağlıyordu. Hep benimleydi. Belki dışarıdan herkese mutlu gözükebilir, ’bursu sayesinde hayatı kurtulmuş’ kız portresi çizebilirdim ama öyle değildim. Bu birkaç gün fazla hızlı geçmişti ve  içimdeki karanlık huzura çekilmişti. Ama günler yavaşlayıp, sıradanlaştıkça ‘ben burdayım’ demesi çok sürmemişti.

Her sabah erken kalkar ve zilin çalmasını beklerdim. O hep söz edilen ‘alarmın çalmasına 2 saat kala uyanıp mutlulukla geri yatan’ tiplerden değildim. Uykum kaçtı mı bir daha gözlerimi yumamazdım. Tavanı izleyip yaşadıklarımın bir film şeridi gibi gözümün önünden akmasını severdim.

Yan dönüp Melis’i izlemeye başladım.Kıskanılacak bir güzelliği ve sempatikliği vardı. Hemen hemen herkes onu severdi.Okulda veya yurtta selamlaşmadan geçtiği bir kişi bile olmamıştı. Dikkatimi çeken şey ise Melis’in yakın arkadaşım diye tanıştırdığı biri yoktu. Nasıl olurda insanın herkesten ayırdığı,farklı gördüğü bir arkadaşı olmazdı? Belki de herkesle mesafe koruyarak mutlu oluyordu.

Yarı aydınlık odada yanan sönen saat dikkatimi çekti. Alarmın çalmasına 20 dakika vardı.Ama kalkmak istemiyordum. O okula tekrar gitmek istemiyordum. Herkes yabancı,herkes korkutucuydu. İnsanları bakışlarıyla ezen, kendilerini hep daha üstün gören tiplerle dolu bir tımarhane gibiydi. Sınıfımda olanlar bile benimle konuşma zahmetine girmiyordu. Tahtaya kalkıp soru çözdüğümde hepsinin aşağılar bakışlarını sırtımda hissediyordum. Sadece Burak meselesi yüzünden hepsinin bana soğuk davranmasının mantığı yoktu. Belki de anlayamadığım bir sebepten beni sevmiyorlardı.

Bu düşünceler beynime işkence ederken aklıma birden Tuna geldi. İster istemez gülümsedim ve beni bu iğrençlikler içinde bile mutlu edebilen biri olduğu için şükrettim.O ela gözlere bakmak bile güven veriyordu. Herkesten her şeyden farklıyım ben diyordu. Sırlarla  dolu olsa da umurumda değildi.İnsanları geçmişleriyle yada hatalarıyla yargılamayacaktım. Herkesin kendi hayatı ve kendi tercihleri vardı. Gerisine kim karışırdı?

***

Kendimi derse adadığım ve kimseyle ilgilenmediğim sıkıcı bir 4 saatin ardından öğlen yemeği zili çaldı. Sınıf yavaş yavaş boşalsa da yerimden kalkmadım. Belki bir umut Melis gelirdi yanıma?

Bu umudum zaman geçtikçe solmaya başladı. Melis bile yanıma uğramamışken yalnızım diye söylenmek yanlış olmazdı. Çareyi kafamı  sıraya koyarak dinlenmekte buldum. Tabi ki bu rahatlık fazla uzun sürmedi.

‘’Burası mektep mektep. Uyuma değil öğrenmeye, yetişmeye geliyorsunuz bilinçlenin bacaksızlar’’ demesiyle kafamı hızla kaldırdım ve karıncalaşan gözlerimin netleşmesini bekledim.Kalbim korkuyla ritimsizce atsa da görmeyi beklediğimle alakası olmayan bir görüntü karşımdaydı.

‘’Ödüm koptu,yapılır mı bu Barkın ya!’’ dedim ve sinirle koluna bir tane geçirdim. O ise vuruşuma aldırmadan kahkahalarla gülüyordu. Ekrem hocanın taklidini bu kadar iyi yapabileceğini tahmin etmemiştim.

‘’Besna ya..’’ dedi ve devam edemeden tekrar gülmeye başladı. Artık soluk teni bordoya doğru kaymıştı.

‘’Ya şimdi susarsın yada seni tavuk boğazlar gibi boğazlarım’’dedim ve ciddi bir yüzle ona döndüm. Tepkim karşısında öksürdü ve kahkahasını kesti.

‘’O nasıl tehdit lan öyle’’dedi ve sersemce başını sallayıp toparlandı. Zafer kazanmış bir edayla gülümsedim.

‘’İşte böyle adam ol,öyle arkamdan yaklaşıp korkutma falan da bir daha olmasın. Bu eller neler öldürdü neler’’ dedim ve korkutucu olmasını umarak ellerimi sallayarak ona doğru uzattım. Bu tepkim karşısında ellerime bakarak geri çekildi.

BESNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin