Kıyafetler..
Bir mağaza dolusu,rengarenk ve Melis’in cennet diye tanımladığı,bana yabancı olan kıyafetler.Çevrem sadece bunlardan ibaretti.Raflara düzenlice yerleştirilmiş,fiyat etiketleri içeriye saklanmak istenmiş ‘bu akşam için tam sana göreyim’ diyen cicili şeyler.
‘’Bu sanki biraz fazla mı kilolu gösterdi beni?’’demesiyle bakışlarımı raflardan ayırıp aynada kendini umutsuzca eleştiren Melis’e çevirdim.Üzerinde mürdüm rengi,sarışınlığına gerçekten de farklı bir güzellik katan kısa bir elbise vardı.Vücuduna daracık oturmasıyla neresinin kilolu gösterdiğini sanıyordu ki?
‘’Bence denediklerinden en iyisi bu,hem diğerine bakılırsa daha oturaklı gibi.Rahat hareket edersin’’ dedim ve inandırıcı olmasını umduğum bir gülümsemeyle gülümsedim.Gerçekten sıkılmıştım ve bir an önce bitmesinden başka dileyecek bir şeyim yoktu.Üzerinde dengede dahi duramadığım,ayak tabanlarıma ilginç bir acı uygulayan ayakkabılar ve hareket olanağımı kısıtlayan elbiseler bana göre değildi.Bu yüzden bu işi erteleyebileceğim kadar ertelemiş,son günü uygun görüp Melis’i ikna etmiştim.
‘’Daha sen denemedin,hadi ama al şunları ve içeri geç.Ben sonra,başka bir mağazaya daha bakarım’’ demesiyle artık harekete geçmem gerektiğini anladım.Bakışları sabırsız ve heyecanlıydı.Bu işi bu kadar abartmasını anlamıyordum.Altı üstü saçma bir okul gecesiydi.Tüm hafta boyunca okuldaki kızların birbirlerine telefonlarından kıyafet gösterip,heyecanla geceyi anlatmaları gerçekten saçmaydı.Bu geceye gitmek istememin tek nedeni,bana tüm sıcaklığıyla o kadar da kötü olmayacağını anlatan ela gözlü çocuktu.
Kabine girip elimdeki iki çift kıyafeti askıya astım ve alıcı gözle incelemeye başladım.İkisi de benim seçeceğim tarzda veya ‘bu akşam bununla pek dikkat çekmem’ dediğim kıyafetlerden değildi.Amacım kırmızıyı tüm vücuduna yaymış kızların arasına girip kaybolmak,gecenin sonunda olaysız bir şekilde evime dönmekti.Bu kıyafetlerin bunları sağlayacağı ise şüpheliydi.
Kıyafetlerle bakışmayı ve onları suçlamayı kestim,diğerine göre daha koyu renkli,kumaşı vücut hatlarını yansıtacak şekilde kesilmiş elbiseyi alarak giymeye çalıştım.Giymeye çalıştım diyorum çünkü bu elbiseler hiçbir insanoğlunun rahatı düşünülerek kesilmemişti!
‘’İlgiyi rahatlıkla üzerine çekersin bu fıstıkla,çok seksi’’demesiyle bakışlarımı büyük boy aynasına çevirdim.Karşımda göğüslerimi olduğundan büyük gösteren,'belini bırakmayacağım' der gibi yapışmış,kalçalarının hemen altında biten tehlike bir kırmızı rengiyle bütünleşmiş bir kız vardı.Bu kesinlikle insan içine çıkmak isteyeceğim bir elbise değildi.Melis’e söyleyemesem de bu elbiseyle kendimi gerçekten sokak fahişeleri gibi hissetmiştim.
‘’Ben öbürünü deneyeyim belki daha iyi durur’’ dedim ve elbisenin izin verdiği açıda bacaklarımı hızla hareket ettirerek kabine geri girdim.Dikkatli hareketlerle üzerimdekinden kurtulup diğer tül elbiseyi elime aldım.Belki daha rahat bir seçenek olabilirdi.
Dışarı çıktığımda Melis uzun uzun elbiseyi inceledi.Yüzünde pek hoşnut olmadığını belirten bir ifade boy gösterse de ben gülümsüyordum.Elbise rahattı. Üst kısmı sımsıkı yapışıyor,al tarafı bol gelip rahat bir yürüyüş alanı sağlıyordu.Rengi pembe ile kırmızı arasında kalmış,nereye çekersen o renge uzar cinstendi.
‘’Ben bunu beğendim,alalım’’ dedim ve rahatlamış bir şekilde aynaya tekrar bakıp gülümsedim.
‘’Fena değil yakıştı ama öbürünü tek geçerim’’ dedi ve omuz silkti.Melis'in kararlarına ne kadar saygı göstersem de gerçek belliydi.O elbise ben hariç herhangi bir kıza yakışabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BESNA
ChickLit"Burs" Fransızca kökenli, 4 harfli ve dilimize yakın yıllarda girmiş yabancı bir kelime. Ne kadar masum ve basit duruyor değil mi? Ama şöyle bir sorunumuz var ki, eğer bu kelimeyi basite indirger 'aman be ne varmış bir burst...