Aselin toz pembe beline kadar dar eteği pileli olan elbisesini aynada düzeltti. Bugün küçük halası Cemre'nin düğünü için annesi ile birlikte kuaföre gitmişlerdi. Tabi Sıla teyzesi de yanlarındaydı. Birlikte hazırlandıktan sonra eve gelmişlerdi. Babası, Savaş ve Barış onları evden alıp düğünün yapılacağı otele götürecekti.
Hazır olduğuna kanaat getirerek küçük el çantasına telefonunu ve bir paket peçete sıkıştırarak aşağı indi. Annesi ortalarda görünmüyordu ancak onun dışında herkes oradaydı.
Gözleri ilk babasını buldu, hızlı adımlarla yanına gidip açık bırakılan saçlarını savurarak kendi etrafında döndü. ''Nasılım babacım? Beğendin mi?''
Emre küçük kızının bu kadar hızlı büyümesi karşısında sinirleri bozuluyor hemde kendini daha duygusal hissediyordu. Keşke kızı hep küçük kalsaydı. Emre eğilerek kızının yanaklarını öptü.
''Prenses gibisin bal gözlüm. Sen bugün gelmesen mi?''
Aselin babasının şaka yaptığını biliyordu ama yine de dudaklarını umutsuzca sarkıttı. ''Ama babacım halam çok üzülür.''
Savaş Aselin'in elinden tutarak kendine yaklaştırdı hayali bir müzikle dans etmeye başladı. ''Gel biz seninle dans provası yapalım prenses, babanı boşver o şaka yapıyor.''
Aselin kahkaha atarak Savaş'a ayak uydurmaya çalışıyordu.
O sırada Esra'da gelmiş herkes yavaş yavaş arabalara yerleşmeye başlamıştı. En son Aselin babasının arabasına binmek için evden çıkacakken Barış tarafından yolu kesildi.
Cebinden çıkardığı ufak paketi Aselin'e uzattı. ''Al bakalım bal surat, bu kıyafet takısız olmazdı.''
Aselin neye uğradığını şaşırarak ağzı açık bir şekilde bir pakete bir de Barış'a bakıyordu.
''Bana mı?''
Barış tutuk kalan Aselin'in kıpırdamayacağını anlayıp paketi açtı ve içindeki kolyeyi çıkardı. ''Sana değil ama sana veriyorum Asel, on beş yaşına da girdin hala alıksın.'' Espri ile bu cümleleri söylerken çoktan kolyeyi boynuna takmıştı. Biri büyük biri küçük iki yıldızın yan yana olduğu bronz renginde bir kolyeydi.
''Teşekkür ederim, hayret senden böyle incelikler gelir miydi?'' Barış onu umursamayarak babasının arabasına atladı. Aselin'de hala şaşkın şekilde bir eli kolyede arabaya binmişti.
---
''Bende böyle gelin olcaaaam.'' Barış'ın kardeşi Sılay minik gelinliğe benzeyen elbisenin etekleriyle oynuyordu.
''Daha yedi yaşındasın Sılay gelin falan olmayacaksın.''
Sılay abisinin söylediğine alınarak gözleri dola dola annesinin yanına koştu. Aselin'de hafifçe Barış'ın koluna vurdu. ''Neden çocuğun moralini bozuyorsun? Daha küçük zaten.''
Barış tek kaşını kaldırarak Aselin'e baktı. ''Ne o sende mi meraklısın gelin olmaya?''
Aselin'in böyle merakları yoktu ama şuan Barış'ı gıcık etmek istiyordu. ''Evet olacağım ne var?''
''Seni kimse almaz.''
Aselin sinsice gülümsedi. ''Kimse almazsa sen alırsın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Tadında
Romance(Kirli Miras adlı hikayenin ikinci kitabıdır. Birinci kitaptan bağımsızdır ama okunması tavsiye edilir.) Elindeki evlilik cüzdanını sallayarak ama gayet de uyuz bir sakinlikle konuştu Aselin. ''Neden evlendin benimle, şimdi doğruyu söyleyebilirsin...