Barış sustuğundan beri Aselin on dakikadır sessizdi. Kalbinde ve beyninde olayın muhasebesini yapıyordu. Dinlediği şeyler çok acı şeyler olabilirdi evet ama her bir noktasında Barış'ın suçlu olduğu aşikardı ona göre. Her şey o zehir dolu maddeyi kullanmasıyla başlamıştı, ona başlayıp başlamamak Barış'ın elindeydi ve o hiç düşünmeden kendini o çukura atmıştı. Kızıyordu Aselin hem de çok. Yine de haksızlık etmek istemiyordu bundan on sene önce ki Barış'ın gençlik ateşinin bu hatalara sebep olduğu belliydi ama yine de Aselin uyuşturucu kullanıp kendini bu kadar kaybetmesine anlam veremiyordu. Bunu bir insanın kendine nasıl yaptığını düşünemiyordu. Barış bu kadar iradesi zayıf bir adam mıydı?
Bir daha böyle kendini kaybetmezdi biliyordu ama yine de şüphe vardı işte, ya kaybederse. Hele ki şimdi kaybederse daha da büyük çıkmaza girerlerdi çünkü ortada iki tane çocuk vardı. Olmaz dedi içinden bir ses, olmaz. O zaman ile bu zaman aynı değil çocuk sorumluluğunu bilen adam kendini kaybetmez.Her şeye eyvallah diyebilirdi. Kendini çıkmazda hissedip uyuşturucu kullanmasına, istemediği bir ilişkiden olan kızına aralarına giren on senelik acıya.. Her şeye eyvallah derdi ama yalana diyemezdi işte. Her ne kadar bu yalan değil bir şeyleri saklamak olsa da en başta bunları duymalıydı bilmeliydi. Ama Barış anlatmak yerine Aselin'i kendine bağlayıp öyle konuşacaktı ha. Yaptığı korkaklıktı.
"Bir şeyler söyle lütfen."
Evet bir şeyler söylemesi gerekirdi. Ne söyleyeceğini bilmese de konuşması gerekiyordu değil mi ?
Ama aklı o kadar doluydu ki hangi birinden bahsedecekti, hangi birinin hesabını soracaktı?
"Korktun, seni kabul etmem diye korkup bencilce bana yaklaştın. Benim duygularımı fikrimi sormadan benimle evlenip senden kaçamayayım diye çocuk yaptın. Beni kendine bağladın. Benim hislerimi duygularımı önemsemeden bunu yaptın. Değil mi?"
Gerçekleri Aselin'den duymak Barış'a inanılmaz bir utanç yaşatmıştı. Sanki biri başından aşağı su dökmüştü de kendine gelmişti. Evet bencilce davranıp Aselin'in ne hissedeceğini düşünmeden ona bu şekilde yaklaşıp elini kolunu bağlamak istemişti ama ona göre bunun tek bir sebebi vardı. O da aşk. Aşk onu bu hale getirmişti. Şimdi Aselin ne derse haklıydı. Gitse kal demeye yüzü var mıydı? Bitti dese hayır bitmedi demeye hakkı var mıydı? Yoktu işte. Kendi hayatını kendi elleriyle mahvetmişti.
Gözlerini başka bir noktaya dikti Aselin'e bakacak yüzü yoktu. "Evet seni yanımda tutmak için yaptım. "
"Hiç düşündün mü Barış? Ben ya kızını istemezsem ya kızın beni istemezse hiç düşündün mü? İlerde çocuğumuz doğduğunda ikisine aynı sevgiyi veremezsem hatta vermezsem neler yaşayabileceğimizi düşündün mü? Kendi canınından olmayan birine annelik yapmayı sen kolay bir şey mi sandın? Şimdi benim bir adamdan çocuğum çıksa sen sessiz kalıp ona kolay babalık yapabilecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Tadında
Romance(Kirli Miras adlı hikayenin ikinci kitabıdır. Birinci kitaptan bağımsızdır ama okunması tavsiye edilir.) Elindeki evlilik cüzdanını sallayarak ama gayet de uyuz bir sakinlikle konuştu Aselin. ''Neden evlendin benimle, şimdi doğruyu söyleyebilirsin...