Dayanamayıp hemen attım 🙊
Aselin ne yapacağını bilemez halde tüm geceyi oturduğu yerde geçirdi. Bir tarafı gidip yakıp yıkmak istiyordu Barış'ı öldürmek, hayallerini elinden aldığı için hesap sormak istiyordu. Bir tarafı ise buz gibi olmuştu ne tepki verebiliyor ne de hesap soracak gücü kendinde bulamıyordu. Hasta demişti, kızı hasta. Madem kızı hasta neden kızını orada bırakıp Aselin ile evlenip yuva kurma umuduyla İstanbul'a dönmüştü. Hangi anne baba hasta kızını bırakıp yeni bir hayat kurmak isterdi? Aselin'in beyni almıyordu ama taşlar yerine oturuyordu işte. Barış'ın durmadan İtalya'ya gidip o mükemmel sırrı korumasının sebebi buydu belliydi işte. Ve mantıklı geliyordu artık, büyük ihtimalle de Şebnem denilen o kadın kızın annesiydi. Barış en başından beri Aselin'i kandırmıştı.
Sabaha karşı düşünmekten başına ağrılar girerken bir gerçekle sarsıldı. Barış evlenmek ve çocuk yapmak için ısrar ediyordu ve kızı hastaydı. Ya bu çocuğu sırf kızını kurtarmak için yaptıysa, ya kızı kanserse! İşte aklına gelen bu korkunç düşünce ile gece boyu kalkmadan oturduğu yerden hızla ayağa kalktı. Hayır! Bu olamazdı işte kimse onun bebeğini bir canı kurtarmak için kullanamazdı. Karnındaki Aselin'in bebeğiydi ve söz konusu bebeğinin kardeşi olsa bile asla bebeğini kullandırmazdı. Buna katiyen izin vermezdi. Çıkmazın içindeydi ve tek bildiği şey bebeğinin sahibi oydu.
İnanamıyordu. Barış'ın o sevgi gösterileri bebeği bu kadar istemesinin altında yatan sebebin bu olduğuna inanamıyordu. Ne de çok inanmıştı gerçekten sevildiğine, aşkının karşılıklı olduğuna! Aptallığına doymasın Barış'ın ağzından çıkan her şeye inanmıştı. Şebnem sadece arkadaşım dediğine, seni bir daha üzmeyeceğim kelimelerine, bebeği ne kadar çok sevdiğine, bunlara inanmıştı.
Ama görünen o ki en başından beri Barış'ın, bebeği de Aselin'i de istemesinin sebebi kızının hasta olmasıydı.
İçinde konuşan onlarca seslerden biri madem kızı hasta neden o kadından bir bebek yapmadı diye sorunca ona da bir mantıklı açıklama buldu elbet.
Neden diye sordu? Neden ben? Neden benim hayallerim?
Ve şimdi ne yapacaktı? Gözler onların üzerindeyken düğün sabahı vazgeçen gelin olursa ailesi de bebeği de rezil olurdu. Elbet hamile olduğu ortaya çıkardı ve Aselin babasının gururunu asla kıramazdı. Yüzlerce insan bu düğünü beklerken, her yerde haber olmuşken karnında bir bebeği varken vazgeçmek o kadar zordu ki..
Barış ile konuşacaktı. Gerçekleri duymak onu bıçak gibi kesse de yapacak başka hiçbir şeyi yoktu. Çıkmazdaydı ve ihtimalleri düşündükçe kendini daha da bir çukurun içine çekiyordu.
Mucize istiyordu. Barış'a sorduğunda bütün bunların bir yalan olduğunu söylemesini istiyordu.
Annesi kapısını tıklatıp içeri girdiğinde gülümsemeye çalıştı. Annesi onu Barış'a karşı uyarmıştı ve şimdi her şeyi ona anlatarak annesini de üzmeyecekti. Çünkü farkındaydı ki annesi bir şeyleri düzeltmek için çabalıyordu.
''Günaydın kızım uyandın mı?''
Esra bozulmamış yatağa baktığında aslında kızının uyumadığını anlamıştı. Ama bunu Aselin belli edecek değildi.
''Evet anne.''
''Kuaför birazdan gelir kahvaltını odana gönderiyorum, baban ve Savaş çıktı birazdan Sıla'da gelir. Başka bir sorun var mı?''
Annesinin tek nefeste söylediklerini başını olumlu anlamda sallayarak onayladı. ''Tamam annecim sorun yok, teşekkür ederim.'' Zar zor konuşmuş annesi çıktıktan sonra da gözü gelinliğe takılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Tadında
Romance(Kirli Miras adlı hikayenin ikinci kitabıdır. Birinci kitaptan bağımsızdır ama okunması tavsiye edilir.) Elindeki evlilik cüzdanını sallayarak ama gayet de uyuz bir sakinlikle konuştu Aselin. ''Neden evlendin benimle, şimdi doğruyu söyleyebilirsin...