XXXIII. KADERİN DÜĞÜMLERİ

81.6K 5.2K 3.7K
                                    





İyi okumalar dilerim... 💙
Lütfen satır arası yorumları unutmayalım.

XXXIII

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


XXXIII. KADERİN DÜĞÜMLERİ

Ruelle - Madness
Florence + The Machine - Heavy In Your Arms
Josh Levi - If The World

🔗

KUTSAL


Çığlık atmak, haykırarak ağlamak ve karşımdaki kadını kollarıma alarak ona sıkıca sarılmak istiyordum.

Yaşıyordu.

Ölümüyle kendimi bitirdiğim, uğruna hayatımdan vazgeçtiğim en yakın arkadaşım diyerek sahip çıktığım o kadın yaşıyordu. Bana bakan yeşil gözleri canlıydı. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı.

Buradaydı, tam karşımdaydı.

Evet, evet delirmiş olmalıydım. Belki de rüya görüyordum. Evet, uyuyakalmış ve bu rüyaya ev sahipliği yapmış olmalıydım. Böyleydi, değil mi?

Böyle olmalıydı.

Aksi acı vericiydi.

Diğer seçenek beni katlederdi. Rüya olarak adlandırdığım bu görsel bir kâbus olabilir miydi? Geri dönmesi için gecelerce yalvardığım, ağlayarak uykuya dalmama neden olan, intikam ateşiyle yanıp canavarını öldürmek uğruna bu yola çıktığım kadın yaşıyordu. Peki, nasıl?

Karşımda duruyordu. Seymen ile bu araçtan inmiş, karşıma dikilmişti.

Neden?

Bana bakıyor, tebessüm ediyordu. Hiçbir şey olmamış, sanki daha dün görüşmüşüz gibiydi.

Niye?

Midem bulanıyordu. Ellerim titriyor, bedenimi esir alan ateş uyuşmama neden oluyordu.

"Kutsal."

Titreyen sesinde hayal bulan ismim ile anlamsız bir mırıltı kayıp gitti dudaklarımdan. Bir yıldır duymadığım sesi, kalbime saplanan bir hançerdi. Titreyen parmaklarımı kaldırarak hayal gördüğümü söylemesi için Seymen'e baktım. Yüzüne yerleşen hüzne eşlik eden acıma duygusuyla bir inilti dudaklarımın arasından kayıp gitti. Sıkışıp kaldığımız anın gerçekliğini belli eden bakışlarıyla bana bakarken başını eğdi. Göz ucuyla fark ettiğim hareketlenme sonucunda gerileyerek bana yönelen kadından uzaklaştım. Güçsüzleşen bacaklarım her an yeri boylayacak gibiydi.

"Sen." Sesim o kadar boğuk çıkmıştı ki söylediğim kelimeyi ben bile anlayamamıştım. Kararan mavilerim ile ona baktığımda gözleri yaşarmıştı. "Sen ölmüştün." Nefes alamadığımı hissederek parmaklarımı boynuma yasladığımda yüzüme bir tokat gibi vuran rüzgâr ile sendeledim. Beni ele geçiren duygu yoğunluğuyla afalladım ve dengemi bulmaya çalıştım.  "Sen öldün." Daha çok kendim ile konuşuyor gibiydim. "Ben seni ellerimle toprağa gömdüm. Başında gecelerce, günlerce ağladım."

HARZEMŞAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin