XLV. YILANIN PANZEHİRİ

55.2K 4K 1.1K
                                    




İyi okumalar dilerim... 💙
Lütfen satır arası yorumları unutmayalım.

XLV

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



XLV. YILANIN PANZEHİRİ

Fall Out Boy - Centuries
Muse - Supermassive Blackberry Hole

🏹


KUTSAL



Parmaklarımı sıkarak direksiyonu daha iyi kavradığımda gaza bastım.

İstanbul'un tenhalıklarında son sürat ilerlerken zihnimden geçenleri sıraya sokmaya çalıştım. Şafak sökene kadar vaktimiz vardı. Yani sekiz saat içinde Hermes'in istediği safiri çalarak ona teslim etmeliydim. Öncelikle ihtiyacım olanları elde etmem gerekiyordu ki bu beni fazlasıyla geriyordu.

Sadece Artemis'i değil, onun elinin değdiği her şeyi derine gömmeye çalışmıştım. Başarılı da olmuştum. Yıllardır tozların altında duran geçmişimin izlerine şu an ihtiyaç duymak ise kendimi yenilmiş gibi hissetmemi sağlıyordu.

Bakışlarımı yanımda duran adama çevirdim. Lacivert gözlerini elindeki tabletin ekranında gezdirirken işlerinden uzak kalmamaya çalışıyordu. Her şeye hâkim olmak istemesine hayrandım. Azmi gerçek bir lütuftu.

Bu yolculuğa bir gün onunla çıkacağımı ölsem düşünmezdim. Tam bu noktada hayat mizahını konuşturmuş olmalıydı.

Kağıthane deresinden geçtiğim sıra radyoda çalmaya başlayan şarkının sesini açtım. Arkama yaslanarak karanlıkta ilerlediğimde Kemerburgaz yoluna saptım. Varacağım konuma gitmeye devam ettiğimde Araz başını kaldırarak etrafa baktı. Çatılan kaşlarıyla nerede olduğumuzu anlamaya çalıştıktan sonra bana döndü. "Sarışın, beni daha ne kadar şaşırtacaksın?" diyerek söylendiğinde gözlerimi devirdim. Bu soruyu benim ona sormam gerekirdi. Her daim benden bir adım önde olan kişi kendisiydi. "Böyle konuşma." Diye homurdandım. "Daha şaşırmaya başlamadın bile."

Tek kaşını kaldırarak tebessüm ettiğinde yakışıklılığı dikkatimi dağıttı.

"İddialı konuşuyorsun, milaya."

Saçımı savurarak iç geçirdiğimde sağa dönerek yıllar önce ayak bastığım ve bir daha dönüp bakmadığım mekâna girdim. "Senden öğrendim."

Yüzündeki gülümsemeyle beni izleyen adamın lacivert gözlerinde beliren arzu kanımı kaynattı. Bana susadığı barizdi ve benim de onunla aynı şehveti paylaştığım ortadaydı fakat vaktimiz yoktu. Bir an önce bu saçmalığı sonlandırmalıydık ki yolumuz engellerden arınabilsindi.

Büyük arazide ilerleyerek asfaltı yakarcasına arabayı sürmeye devam ettiğimde gözlerim etrafta dolaştı. Beyaz binaların arasında ilerleyip sarı renkli kepenklere baktığımda yanlarında asılı duran numaraları okumaya çalıştım. Dakikaların ardından görüş alanıma giren sayıyla frene asıldım ve hafifçe öne sendeleyerek durdum. Araz homurdanarak bütün yalvarışlarımın ardından arabayı bana verdiğine pişman olmuş gibi söylendiğinde onu duymamazlıktan geldim.

HARZEMŞAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin