VII. GEÇMİŞTEN BİR PARÇA

113K 6K 1.2K
                                    




İyi okumalar dilerim... 💙

VII

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




VII. GEÇMİŞTEN BİR PARÇA

Conor Maynard - For the Night

🏹

KUTSAL

Lise yıllarımı, karanlık çağlara benzetebilirdim.

Kendimi kaybettiğim bir dönemdi. Gurur duymadığım lakin o zamanlar bana iyi hissettiren şeyler yapmış, yanlış insanlar ile arkadaşlık kurmuştum. Geriye dönüp baktığımda ne denli salak olduğumu anlayabiliyordum fakat kendimi suçlayamıyordum. Annesinin yokluğunu hisseden, babasıyla anlaşamayan, insanlar ile iletişim kurmaktan kaçınan genç bir kızdım. O zamanlar hata yapmak benim işim gibiydi. Düşüyor, kalkıyor ve öğreniyordum.

Birlikte vakit geçirdiğim yeşil gözlü adamı anımsadım.

Her anı onun yanında harcıyordum. Okula gitmemeyi de alışkanlık haline getirmiş, yaklaşan üniversite sınavına gram önem vermemiştim. Sevdiğim ve ilgimi çeken tek ders ise edebiyattı. Derse olan ilgimin en büyük nedeni de Güliz Hocaydı. Kıvırcık saçları ve ince sesiyle bir şiir kadar güzeldi. Konuştuğu zaman büyülendiğimi zanneder, gözlerimi ondan ayıramazdım. Aniden zihnimdeki tozlu sandığın kilidi açıldı. Edebiyat öğretmenimin yıllar önce sorduğu soru döndü dolaştı benliğimde. Ruhunuzu tasvir eden bir hayvan seçmek zorunda kalsaydınız, neyi seçerdiniz diye sormuştu o ince sesiyle. Ruhumun yansıması hangi hayvana tekabül ederdi bilmiyorum lakin ben hep kuşlara özenirdim. Uçmayı diler, gökyüzünde kaybolmayı isterdim. Kimsenin beni tanımadığı yerlerde yeni maceralara atılmak gibi hayaller kurar, bir gün herkesten kaçıp gideceğimi söylerdim.

Şimdi karşımdaki adamın özel uçağındaki krem rengi koltuklara yayılmış küçük camdan bulutlara bakıyor, hayallerimden ve isteklerimden ne denli uzakta olduğumu görüyordum. Özgür değil aksine bir tutsaktım. İntikamımı almak için çıktığım bu yolda gün geçtikçe içinden çıkamayacağım bir labirente mahkûm oluyordum.

Araz sabaha karşı beni uyandırıp Türkiye'ye gideceğimizi söylediğinde bir yanım mutlu olmuş, evime döneceğimi düşünmek bana umut vermişti. Diğer yandan ise biliyordum ki ne dönebileceğim bir evim ne de umabileceğim bir ümit vardı. Türkiye'ye dönüyor olmamın tek artısı Araz'ın korumalarını ardımızda bırakmış olmamızdı lakin emindim ki gideceğimiz yerde de bir o kadarı daha bizi bekliyordu. Ve ben Türkiye'de olduğum o kısa sürede Erdem Amca'yla iletişim kuramaz, videoyu ona ulaştıramazsam sinirden delirirdim.

Bacaklarımı kendime doğru çekip geniş koltuğa başımı yaslayarak camdan dışarıya bakmaya devam ettim. Lüks uçağın içi siyah ve gri renkler ile süslüydü. Araz ile Güneş çaprazımda kalan koltuklarda oturmuş geciken teslimat hakkında tartışırlarken dikkatimi onlara vermeye çalışıyor, işime yarabilecek bir şeyler duymayı umuyordum fakat aklımın bir köşesinde bu geceki yemek vardı. Araz'ın ailesiyle gerçekleşeceğimiz yemekte yerimi sağlama almak zorundaydım. Eğer Araz'ın yanında daha uzun süre kalmak zorunda kalırsam kendimi kurban rolünden sıyırmam şart olacaktı ve bu hedefe giden yol kendimi ailesine kabul ettirmemden geçiyordu.

HARZEMŞAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin