Ben Ecmel Kınalp.
Ailenin kıymetlisi.
Babam Kayhan Kınalp.
Benim kıymetlim.
Babasına aşık olan bir kız olarak, her zaman babamı örnek almışımdır. Küçükken annemle davetlere katılmak yerine babamla maçlara gitmemde bunun etkisi büyüktü. Dövüş ve atış dersleri almam da babamın sürekli, 'işte benim kızım' diye övünmesini sağlardı tabii.
Ben, babasının pamuklar içinde sakladığı o prensestim her zaman.
Annem Mina Kınalp.
Annemle de aramız kötü sayılmazdı ama hiçbir zaman babamla olduğumuz kadar yakın olamadık onunla.
Ve bu sabah yine, babamın saçlarımla yüzümü gıdıklaması sonucu homurdanarak uyandım. Benim için kahvaltı hazırladığını, hemen giyinip inmem gerektiğini söyledi. Sonra da neşeyle sekerek aşağı indi. Evet evet, resmen 'sekerek' indi.
Babamın neşesinin bana da geçmesi sonucu hemen banyoya gidip saçlarımın bir kısmını şehit verdikten sonra giyindim. Korkuluklardan kayarak indiğimde annemden 'cık cık' sesleri yükselirken, babam neşeyle güldü.
Sofraya oturup, sabahın köründe neden uyandırıldığımı sordum.
Aldığım cevap ise, "Kahvaltı yapmak için." Oldu.
"Baba şurada bir anlaşalım," Diye sızlandım. "Kahvaltı yapmak için kalkılmaz, kalkınca kahvaltı yapılır."
Cevap olarak da kafama zeytin yedim.
Ben, "Ya babaaaa!" diye çığlık atıp, saçımda ki bol yağlı zeytini almaya çalışırken annemin bu halimize gülmekten çay genzine kaçtı. Öksürük krizi tuttu kadını. Ama yine de ucuz yırtmıştım.
Bir keresinde kahvaltı yaparken yine babama ukalalık yaptığımda, babam, "Çok biliyorsun sen." Diyerek, ayva reçeli kasesini başımdan aşağı boşaltmıştı.
Sonra da ekmeğini saçıma banarak kahvaltısını yapmıştı. Annemde çatalını başımdaki bir ayva parçasına batırıp, ağzına götürmüştü. O günden beri ne zaman ayva reçeli görseler 10 dakika aralıksız gülüyorlardı.
Evet böyle bir aileye sahibim.
Ben peçeteyle saçımı elimden geldiğince temizledikten sonra, babam söze girdi.
"Akşam yeni ortağımızla tanışma yemeği yiyeceğiz."
"Afiyet olsun şimdiden." Diye mırıldandım, ağzıma büyük bir salam dilimini tıkmaya çalışırken.
"Senin de katılmanı istiyorum Ecmel." Dedi ciddi bir ses tonuyla.
Başımı kaldırıp tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde babama baktım.
"Buna mecbur muyum?"
Bana benim yaptığım gibi tatlı bir şekilde baktı.
"Değilsin tabii ki Meleğim. Ama ben şirketin gelecekteki sahibi olan kızımı yeni ortaklarımızla tanıştırıp, gurur tablomu onlara göstermek istiyordum."
Biraz duraksadıktan sonra, "Yanımda olmanı çok istiyordum ama istemiyorsan gelmeyebilirsin tabii ki." Dedi kısık bir sesle.
Annem de, "Şirketin başına geçecek olan kızımızın ne kadar zeki olduğunu görsünler istiyorduk." Diye ekledi, babam gibi kısık bir sesle.
Babam onun dediği bir şeye asla karşı çıkmayacağımı bildiği için bana hiç emir vermezdi. Rica eder, ikna edemeyeceği durumlarda da bu numarasını kullanırdı. Ve her zaman işe yarardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilemma
AdventureNedensizce nedenleşmekte olan nedenlerin hikayesi. En değer verdiği varlıkları elinden alınmış bir kız hayal edin. Kendisini öfkesinin kontrolüne bırakmış, yoluna çıkan herkesi hiç çekinmeden ortadan kaldırabilen. Bir genç hayal edin; İnsanın kanın...