24 - Dengesiz

132 11 131
                                    




Önceki bölüm ettiğim istikrar duasına amin demediğiniz için bölüm gecikti. 🙄 Ders olsun, bir daha biricik yazarınızın gönlünden kopup gelen cümleleri cevapsız bırakmazsınız belki. 😛

Ihm, neyse, bölüme geçebilirsiniz. İyi okumalar. 😌😌

***

-di'li geçmiş zaman...

Salona indiğimde gördüğüm manzarayla dalga geçmeseydim kesinlikle benliğimden bir şeyler kaybederdim. Bu akşam Galatasaray'ın şampiyonluk maçı vardı. Aynı zamanda Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın da farklı takımlarla maçı vardı. Lakin onların bir umudunun olabilmesi için Galatasaray'ın yenilmesi gerekiyordu.

Ve şu an salonda Batı Fenerbahçe, Burak Beşiktaş ve Kaan da yine Karşıyaka formasıyla oturuyordu. Odadaki tek güzel manzara, Burak'ın minik bir Beşiktaş forması giydirerek kucağına aldığı Burçak'tı.

"Batı!" diye bağırdım şoka uğramış ses tonumla.

Kaşlarını çattı. "Efendim?"

"Sen hala Fenerli misin ya?"

Benim şaşkın surat ifadem yerini sırıtışa bırakırken Batı da ciddi ifadesini bozup gözlerini kıstı.

"Bizi bu sevdadan ancak ölüm döndürür."

"Oğlum ölüden betersiniz zaten, dönme vaktin geldi bence."

"Sevinmek için sevmedik." dedikten sonra rahatça arkasına yaslandı. Yok buradan bana ekmek çıkmaz, sadık taraftara denk geldim.

"Pist! Diğer loserlar."

İkisi de gözlerini kısarak bana dönünce bir kahkaha attım.

"Karşında son iki senenin şampiyonu duruyor, farkında mısın?" diye sordu Burak.

"Forman naftalin kokuyor Burak ya."

"Naflafin nediy?" diye sordu Burçak bir bana bir abisine bakarak.

Sorusunu es geçerek, "Sen Beşiktaşlı mısın?" diye sordum minik kıza.

"Evet." dedi göğsünü kabartıp formasını göstererek.

"Çocuğa bu kötülüğü neden yaptın?" diye sordum Burak'a dönüp. "Bari onun gün yüzü görmesine izin verseydin."

Burçak gözlerini kırpıştırarak bakmaya devam ederken Burak yanındaki kırlenti alıp üzerime fırlattı. Gülerek havada yakalayıp sırtıma koydum. "Tamam ya size de şaka yapmaya gelmiyor."

Burak bana dil çıkarıp geriye yaslanınca Burçak şirince gülmeye başladı. Öyle güzel gülüyordu ki birkaç saniye sonra hepimiz onunla birlikte gülmeye başlamıştık.

"Eee?" dedi Kaan koluyla koluma vurup. "Göztepe'yi seviyordun hani?"

"Ne olmuş?" dedim koluna doğru, 'bir daha bana dokunma' bakışları atarak. "Galatasaray'ı daha çok seviyorum, bu yüzden bu akşam onları yenmemizi zevkle izleyeceğim."

Bir kez daha koluma vurarak, "Ya yenilirseniz?" diye sordu.

"Orasını bilmem de bir daha o hareketi yaparsan sonucu görecek kadar yaşamayacaksın."

Nefret ediyordum. Konuşurken birinin koluma vurmasından, omzumu dürtüklemesinden falan nefret ediyordum. Genel olarak bana dokunulmasından nefret ediyordum gerçi ama konumuz şu an daha spesifik.

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin