-6- Hesap

431 67 10
                                    

Kutlama için mürdüm bir elbise giymiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kutlama için mürdüm bir elbise giymiştim. Sarı saçları dağınık topuz yaparak önlerden biraz çıkarmıştım. Otel odasında, pencerenin kenarına yaslanmış denizi izliyordum. İçimde kopan fırtınaların aksine çok sakindi.

Bu yabancı deniz yerine babamın gözlerine bakıyor olmak için, ömrümün geri kalanının tamamını feda ederken bir an dahi tereddüt etmezdim. Benim en iyi bildiğim deniz Onun gözleriydi. Gördüğüm en güzel okyanus manzarası Onun gözlerindeydi. Benim yuvamdı o deniz. Hayatımı aydınlatan ışık, o iki gözden saçılan parıltılardı.

Babamın gözlerindeki denizlerde boğulmak istiyordum. Orada, bilmediğim denizlere bakarken tüm kalbimle istediğim tek şey buydu. Bu acı başka nasıl geçer bilmiyordum. Benim denizim çoktan kurumuştu ve ben başka denizlere hayatım boyunca yelken açamayacaktım. Artık karanlıkta kalmış olması yetmeyecekti beni sevdiğim denizlerden vageçirmeye.

Vazgeçmeyecektim.

Denizimin suyuna elini daldıran kim varsa elini kıracaktım. Denizimden tek bir damla dahi çalan herkesi o damlada boğacaktım.

Bu gece her ne olacaksa olacaktı, gerekirse ihtiyacım olan şeyi sökerek alacaktım, ama bir kez daha eli boş kalmayacaktım.

Derin bir nefes alarak içeriye yöneldim. İlk defa bu kadar kadınsı bir elbise giyiyordum, doğrusu ilk defa bu kadar kadınsı görünüyordum. Öfke başımı dikleştiriyordu. Aynanın önünde durup kendi gözlerime baktım. Babama benziyordum. O haline az sayıda şahitlik etmiş olsam da bu ifadeyi çok iyi tanıyordum. Sinirlenince babamın gözlerine çöken karanlık vardı gözlerimde. Rengi koyulaşmıştı. Üzerine gece çökmeye başlamış, fırtınalı bir deniz misali.

En başta çanta götürmek yerine silahımı bacağımda saklamayı düşündüysem de, sonrasında elbisenin yırtmacından çekinerek silahı çantaya koymaya karar vermiştim. Hareketlerimi kısıtlamasını istemiyordum. Aynanın önündeki çantayı alarak odadan çıktım. Koltuğun üzerindeki kravatlara bakan Batı kapı sesiyle bana döndü.

Ve dudakları çok hafifçe aralandı. Gözlerinden çıkan gümüş oklar üzerime saplanırken eteklerimi tutarak ona doğru yürüdüm. Ben çantamı şifonyerin üzerine bırakırken, erimiş gümüş rengine dönmüş gözleri hala üzerimdeydi. Kravatların önünde durup dikkatini başka bir şeye çevirmek isteyerek beceriksizce gülümsedim. "Ee, hangisini takacaksın?"

Bir şey söylemeyince kravatları incelemeyi bırakıp doğruldum. Bana böyle bakması elimi ayağıma doluyordu. Şey gibi.. hayran gibi?

Boğuk çıkan sesiyle "Karar veremedim." dedi, gözlerini üzerimden çekmeden.

Geri çekilip ona baktım. Yine siyah giyinmişti, simsiyah. Siyah takım elbise ve siyah gömlek. Uzanıp ince siyah kravatı aldım. Sonra Batı'nın yanından geçerek oturdum. Kravatı bağlayarak Batı'ya uzattım. "Bence bu."

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin