-5- Otel

356 66 3
                                    


"Ciao."

"Sanırım bu merhaba demek oluyor." dedi gülümseyerek.

"Aynen öyle signore." dedim gülüşüne karşılık vererek. Batı'nın dudağı yukarı doğru kıvrıldı. Cevap olarak tek kaşımı kaldırdım. Tam bir şey söyleyecekken Artun söze girdi.

"Akşam yemeğine kalan birkaç saati dinlenerek geçirmek isteyeceğinizi düşündüm. Arka bahçede dinlenmek için oldukça sakin alanlarımız var. Akşam yemeğinde bize eşlik etmenizi isteyeceğim."

"Teşekkür ederiz. Yemekte size eşlik etmekten mutluluk duyarız. Şimdi, odamızda biraz dinleneceğiz." dedi Batı. Sonra bana döndü. "Hayatım?"

"Ah. Tabii."

"Nasıl isterseniz," dedi Artun.

Batı "Müsaadenizle." dedikten sonra elimden tutup beni asansöre yönlendirdi.

El ele asansöre doğru giderken esmer görevli önümüzü kesti. "Bir şeye ihtiyacınız var mı efendim?"

"Yok, teşekkürler." Dedim ve yürümeye devam ettik.

Sol elim alev alacak gibiydi. Batı'nın elini değil de bir alev topunu tutuyor gibiydim.

Asansörün önünde yaklaşık bir sonsuz-dakika bekledik. Gelince elimi Batı'nın elinden kurtarıp kendimi asansöre attım. Batı benim aksime ardımdan yavaşça bindi. Bizden başka iki kişi daha vardı ve Batı tam çaprazımda duvara yaslanmış beni inceliyordu. Bakışlarımı ona çevirmemek için biraz uğraşmam gerekti. Beşinci kata geldiğimizde yine Batı'dan önce hızlıca inip odaya doğru yürüdüm. O sırada Batı arkamdan seslendi.

"Ecmel."

Batı'ya cevap vermeden önce duraksayıp sağa sola bakındım. Yanlış katta mı inmiştik? Gözlerimle hala odayı ararken düşünceli bir şekilde cevapladım.

"Hım?"

"Bu taraftan."

Arkamı döndüm. Batı koridorun ortasında durmuş, yüzünde bir gülüşle bana bakıyordu.

"Ne?"

"Oda diyorum," dedi, "Bu tarafta."

"Ha." diye mırıldandım.

Son 10 dakikadır kafasına bir sopayla vurulmuş yengeç gibi davranıyordum. Bu kadar afallayacak ne vardı? Kendine gel, Ecmel.

Sessiz komutumdan sonra Batı'nın gösterdiği yöne doğru ilerledim. Oda sağ değil sol taraftaymış ne var? Odaya girer girmez banyoya yöneldim. "Ben bir duş alacağım."

Banyodan çıkmam yaklaşık 15 saniye sürdü.

"Alamayacağım."

Akşama zaten çok bir şey kalmamıştı, yalnızca makyajı çıkarıp tekrar yapmam tüm vaktimi alırdı.

Batı kendini yatağa atmış gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Ne var?" dedim ters ters.

Masumca ellerini havaya kaldırdı.

Koltuğa oturup başımı ellerimin arasına aldım. O kadar yorgundum ki.. O kadar bitkin. O kadar fazla düşünce akıyordu ki zihnime artık onlara yetişemiyordum bile. Düşünceli gözüküyor olabilirdim ama aslında hiçbir şey düşünmüyordum. Düşünemiyordum. Hangi birini düşünecektim ki? Kendimden gafil gibiydim.

"Ne düşünüyorsun?" Batı yanıma oturmuştu.

"Hiçbir şey," dedim. "Bir şey düşünmeye takatim yok."

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin